Tırabzan
nasıl kıskanmam seni ey liman
bir köşende
şarap içerken tek başıma
kadın adı taşıyan gemilerin
biri çıkıp
biri giriyor koynuna
orta yaşlı bir kelebeğiyim istanbul'un
her ayrılık bir hüzün bırakır yüzümde
iki fotoğrafımı
bulmaca kitabında yan yana getirip
soruyorum okura
aradaki sekiz farkı bulun
beş yıldızlı otel yapmışlar
sırtımda annemin hırkasıyla
babamın kucağında uyuyakaldığım
yazlık sinemanın yerine
oysa biz
yağmur yağabilir diye
film seyretmeye gitmezdik
gökyüzünde beş yıldızın
olduğu akşamlar
ah! şu benim şair yalnızlığım
bir yangın merdiveni gibidir
umut apartmanının arkasında
pas tutarken yüreğim
ayakta duruyorum yıkılmadan
çocukların kayacağı bir tırabzanım olmasa da
güvertesindeki kadının eteklerini
rüzgarın uçuşturduğu beyaz gemide
az sonra gidecek
ve sen söyle sunay akın
sakalın da olmasa
yüzünden başka neyin var ki özleyecek
Sunay Akın