Berkley...

Behey 
Berkley! 
Behey on sekizinci asrın filozof peskoposu. 
Felsefenden tüten günlük kokusu 
başımızı döndürmek içindir. 
Hayat kavgasında bizi 
dizüstü süründürmek içindir.

Behey 
Berkley, 
Behey Allahın 
Cebrail şeklindeki Ezraili, 
Behey on sekizinci asrın en filozof katili! 
Hâlâ geziyor İskoçya köylerinde 
adımlarının sesi. 
Hâlâ uluyor adımlarının sesine 
tüyleri kanlı bir köpek. 
Hâlâ 
her gece titreyerek 
görüyor gölgeni İskoçya köylüleri 
evlerinin 
camlarında! 
Hâlâ 
kanlı beş parmağının izi var 
o beyaz buzlu camlar gibi şimal akşamlarında!

Behey 
Berkley! 
Behey meyhane kızlarının kara cübbeli kavalyesi, 
Kıralın şövalyesi, 
sermayenin altın sesi, 
ve Allahın peskoposu! 
Felsefenden tüten günlük kokusu 
başımızı döndürmek içindir. 
Hayat kavgasında bizi 
dizüstü süründürmek içindir!

Her kelimen 
kelepçelerken 
bileklerimizi, 
kıvrılan 
bir yılan 
gibi satırların 
sokmak istiyor yüreklerimizi. 
Beli hançerli bir İsaya benziyor resmin. 
Sivriliyor kitaplarından ismin 
sivri yosunlu ucundan 
kızıl kan 
damlıyan 
yeşil bir diş gibi. 
Her kitabın 
diz çökmüş önünde Rabbın 
kara kuşaklı bir keşiş gibi.. 
Sen bu kıyafetle mi bizi kandıracaktın, 
inandıracaktın? 
Biz İsanın vuslatını bekleyen 
bir rahibe değiliz ki!

Behey 
Berkley! 
Behey tilkilerin şahı tilki! 
Çalarken satırların zafer düdüğü, 
küçük bir taş parçasının en küçüğü 
imparatorların imparatoru gibi çıkınca k
..........
..........
 

Nazım Hikmet Ran

 

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!