Ah

yüzünün yarısı göz kadife yansımalı 
bulutlu siyah ah bulutları eflatun 
o boy aynasından çıktı fransızın malı 
vişne asidi vardı tadında rujunun 
ah sinema yıldızı filan olmalı 
ağızlığı kristal son derece uzun 

bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız 
alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor 
ah çocuk yüzünde gül goncası ağız 
saçlarından incecik su tozu dökülüyor 
sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız 
karartma başlamış ışıklar örtülüyor 

ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu 
kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam 
çok vapurun battığı bir liman orospusu 
bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam 
ay ışığında deniz akordeon solosu 
pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam 

görkemli çadırında italyan lunaparkın 
sanki zeytin düşürür yerlere gözlerini 
ah tahtına kurulmuş bol sakallı bir kadın 
sutyenler tutmuyor çılgın göğüslerini 
kaşları ip incesi kumral kirpikleri kalın 
kim görse şaşırır sakalının süslerini 

tavana asılmış sosyalist saçlarından 
ah sabah sabah omuzları kan içinde 
işkence sonrası genç bir kadın militan 
yığınlar uğulduyor hummalı gençliğinde 
adı bile çıkmamış dudaklarından 
doğru yaşadığının sımsıkı bilincinde ...

Ahmet Kutsi TECER

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!