Tren
Çalışıyorum, sevgilim, kendime açıklamaya,
safra dolu bir marşandiz nasıl olur da
yatağımızdan uğratmak zorunda, daha rahat
dinlenebilsin diye kendi yatağında bir hat,
ikimizi, her gece gibi bu gece de,
bizden millerce uzak olduğu halde
ve bütün alışılmışları en gerisine aklın
koyma alışkanlığmıza karşın,
ve sonra, madem ki sonsuza kadar sürer
kömür, petrol, tuz, buğday, ray ve travers
taşıyan vagonlarıyla peşpeşe geçmesi,
yanlışlığını göstermeye nasıl da niyetli
görünüyor, sevgilim, değişmez olanın,
o değil de biz olabileceğimiz anlayışının.
(Hay, 1998)
Paul Muldoon