Telos Nedir?
Telos Nedir?
Erek.
Telos düşüncesini felsefeye getiren ilk düşünür Anaksagoras’tır. Klazomenai’li Anaksagoras (500-428), evrenin bir telos’a göre oluştuğunu düşünüyordu, bu yüzden de evreni oluşturan ilkeye anlıksal bir iş gördüğünden ötürü nous (us) adını verdi. Bu kavram daha sonra çeşitli Yunan düşünürlerince ve özellikle de Aristoteles tarafından geliştirilmiştir. Aristoteles’in kendi içinde bir ereğe sahip olan anlamındaki ünlü entelekheia kavramı, telos kökünden türetilmiştir. Kavram Daha sonra, tüm düşünceci (idealist) felsefenin başkavramı olmuştur. yakın zamanlara kadar bilim alanında bile nedensellik (neden-etki) ilişkisi yerine ereksellik (sebep-erek) ilişkisi egemendi. Tüm doğa olgu ve olayları arasındaki bağlılık ve yasalılık, Aristoteles’in telos anlayışıyla açıklanmaya çalışılmıştır. Bu anlayışa göre tüm doğal nesneler, erek’lerini içlerinde taşırlar ve bu ereğe göre biçim ‘lenirler; cansız doğada bu bir bilinçsiz erek’tir ki tüm nesneleri belli bir amaca doğru geliştirir. Örneğin Aquino’lu Thomas, Leibniz, Hegel, Heidegger vb. bu Aristotelesçi erekbilimsel anlayışı sürdürmüşlerdir.
Özdekçi ve bilimsel nedensellik anlayışıyla idealist ve bilimdışı ereksellik anlayışı arasında uçurumsal bir ayrım vardır: nedensellik bir nesnenin nasıl meydana geldiği sorusunu açıklar, ereksellikse niçin (ne maksatla) meydana geldiği sorusunu açıklamaya çalışır ve bu yüzden de doğadaki amaçları belirleyen üstün bir usun (eş deyişle tanrının) varlığını gerektirir. Oysa doğadaki amaçlılığın nesnel nedenleri bulunduğu ve bu amaçlılığın çevreye en elverişli biçimde uyma olayından ibaret olduğu Darwin tarafından tanıtlanmıştır. Hayvanlar ve bitkiler dünyasındaki değişmeler, onların, yaşamın değişen koşullarıyla karşılıklı etkileşimden oluşur. Örgenliğe yararlı olan değişmeler (eş deyişle, o örgenliğin çevreye uymasına ve yaşamını sürdürmesine yardımcı olan değişmeler) doğal ayıklama’yla ayrılıp korunur, kalıtımla yerleşir, kuşaklardan kuşaklara geçer ve örgenliğin amaçlılığı denilen çevreye uyma olayını meydana getirir. Ereksel anlayıştaki, önceden planlanmış doğaüstü amaçlara göre oluşum, tümüyle bir hayal ürünüdür. Engels, erekbilimsel anlayışla şöyle alay eder: ‘’Kediler fareleri yemek için yaratılmıştır, fareler de kedilerin yemesi için. Doğanın bütünü de, yaratıcının bu bilgeliğinin tanığı olsun diye yaratılmıştır’’.