Tekamülün Hususiyeti
Yazıya başlamadan önce sipiritizma konularına vakıf olmayanların zihinlerini açabilecek birkaç soru;
1- Neden geldim dünyaya?
2- Madde nedir?
3- Ruhun sirkülasyonu ne demektir?
4- Yolculuk nereden nereye sürmektedir?
5- Varoluşumuzun amacı nedir?
6- Mutlak (tek) bir gerçeklik mümkün müdür?
7- Hayatımın bir anlamı var mı?
Neo-spiritüalizmde sıkça kullanılan ve tüm teorik ve pratik çalışmaların özünü simgeleyen hususların başında tekâmül denilen macera gelir. Peki, neden önemlidir bu kavram? Neden hayati önceliğimiz tekamül? İsterseniz bu derin tartışmanın hususiyetini belirtmeden önce gelin kavramın genel bir izahına göz atalım: -bknz. Varlık, Madde ve Tekâmül-
Tekâmül; varlık-madde etkileşiminden doğan ve ruhsal planlardaki tesirlerin, düalist ilke ışığında, insan idrakinde yaptığı titreşimleri ifade eder. Kısaca tekamülü böyle tanımlayabiliriz. Tanımdan da sezileceği üzere, tekâmülün iki önemli sacayağı var: Varlık ve Madde. Peki, tekamül denilen sonsuz macerada hangi enstrümanlar yer alır, kısaca sayalım.
Soru: Tekâmül yolculuğumuzda neleri alırız, hangi mülkleri yükleniriz? Acı çeker miyiz?
Cevap: Bu dünya planındaki davranışlarımız, değer yargılarımız, bedenimiz, tavırlarımız… Bu sayılanların hepsi tekâmülün bizdeki yansımalarıdır. Bunlar çoğaltılabilir. Örneğin; izlediğiniz bir film, gittiğiniz bir tiyatro oyunu, gördüğünüz bir rüya, kavgalarınız, ürettikleriniz, nefretiniz, sevginiz, aileniz, devletiniz, uyruğunuz, cinsiyetiniz, korkularınız, dini inancınız, yaşadığınız şehir, akrabalarınız, sevgiliniz, sezgileriniz, okuduğunuz kitaplar, gördüğünüz ve şahit olduğunuz olaylar, hayalleriniz… İşte size tekâmülün gerekleri ve mülkleri…
Örnekleri daha da çoğaltabiliriz, bu mümkün. Hayatın her alanında, vazifeye, bilgiye ve olgunlaşmaya, genişlemeye tekâmül eşlik etmektedir. Bu böyledir. Bu bir ilkedir. Tekâmül, ruhun ışığıdır, öz idrakin yani varlığın evrene yansımasıdır. Bu yol sonsuzdur, nurludur. Bu bağlamda sezgilerinizi takip etmeniz ve yaradılışın kusursuz kanunlarına teslim olmanız yeterlidir.
TEKÂMÜL HER YERDEDİR, SEN, BEN “O” VE BİZDİR.
Dünyada her hareketin kendine mahsus bir hedefi mevcuttur. En ufak bir işin tesirinin; senelerce sonra meydana gelecek bir hadisenin bir noktada başlangıcı, bir inikâsı olması mümkündür. Fakat ne yapılan o işten insanda kalmış bir hatıra mevcut bulunur, ne de bu yeni hadisenin zuhurunun eski işle bir münasebeti aranabilir. [1] Spatyom’dan Kadri
Spiritizma okumaları yapanlar bilirler, “Spaytom’dan Kadri” rehber bir varlıktır, Bedri Beyin’ de birçok celsesinde önemli tebliğlerde bulunmuştur. Özellikle Spatyom planını çok iyi tanıyan ve konu hakkında birçok örneği de celselere taşıyan bir vazifelidir. Kendisinin tebliğ ettiği ve alıntıdan da anlaşılacağı üzere, evrene ulaşan her titreşim kesinlikle tekâmülü etkilemekte ve bizi değiştirmektedir.
Yüzeysel (dünya planına ait) Zaman kavramına takılmadan hayatınızda meydana gelen ya da gelecek olan her hadisenin bir karşılığının olacağını unutmayınız. Düalist İlke gereği her etkileşimin bir tesiri olacağını da söylemek yerinde olacaktır.
Konuyu serimlemek adına, sürekli özgür vicdandan bahseden göksel kitaplar (Kur’an, Tevrat, İncil, buna İlahi Nizam ve Kainat’da dâhil edilebilir), sizce, bu sonsuz yolculuğu tesadüfe ya da rastgele bir akışa mı bağlamıştır, tabii ki hayır. Unutmayınız ki insana bahşedilen -yüzeysel zaman ve mekânda vuku bulan- her türlü bela ve acı da dâhil her şey tek bir ilkeyi önceler: Tekâmül kaçınılmazdır ve asla ve asla tesadüflere mahal vermez. Bu yolculuğun, kader mekanizmasıyla, üniteyle ve vazifeli varlıklarla alakası bulunmakla birlikte, aslı itibariyle özgür vicdanın seçimleriyle ve incecik örülmüş olan varlığın idrakiyle alakalıdır.
bedri ruhselman
Dünyaya bazı varlıklar gelip gitmiştir ki, bunlar, insanlığın tekâmül yolunda kalkınarak hızlı hamleler alabilmesi için bütün hayatlarını tamamen bu işe vakfetmişler, bu gaye ve maksat uğrunda yaşamışlar ve yapmış oldukları işlerin hiçbirinden ne maddi, ne manevi hiçbir karşılık beklemeyi hatırlarına bile getirmemişler ve yaptıkları veya yapmak istedikleri işleri yaparken hızlarını, ne beşerî herhangi bir teşvik edici duygudan almışlar, ne de beşeri herhangi bir endişeye kapılarak yavaşlatmışlardır. [2]
Tekâmül seyrindeki insan idraki, Üniteye [3] birliğin olduğu yere doğru süzülürken bu akışkan âlemde Nefsaniyet ve idrakin savaşımı ile daha da çetin bir hal alır ve düalist ilke harekete geçer, yani evrenin vazgeçilmez evrim diyalektiği… İşte size mücadele alanı ve tatbikatın geçek adresi; “Kamil İnsan” Tekâmülü ancak bu ruh formu üstlenebilir, gerçek ışık ve nur bu sayede maddeye değer ve anlam kazanır. Tekâmül bu yönüyle tüm tabulardan, zincirlerinden kurtulmayı dileyen insanın mecrasıdır.
Varlığın mayası idraktir.
Şunu tekrar etmekte fayda var; ruhun dünya planında yer almasının başlıca amacı tekâmüldür. Bunu not etmeliyiz. Bunu saptamak önemli çünkü insanın varoluşsal tözü bu ilkeye dayanır. İnsandan tekâmülü alın geriye kalan bir hiçtir, tekâmül hiçleşmenin düşmanıdır ve bu açıdan insan için bir nimettir. Semavi bir tebligat olan İlahi Nizam ve Kâinat adlı eserde de vurgulandığı üzere, varlık, tekâmül olmadan bomboştur, amaçsızdır, bilinçsizdir. Bilinçsiz olan bir varlık zaten düşünülemez. İnsanın, kabalaşarak doğduğu bu âlemde tek bir vazifesi vardır, o da “TEKÂMÜL”
Yazımızın sonunda şunu belirtmek faydalı olacaktır;
Her insan varlık planında yaşar ve dezenkarne [5] (ölüm) sonucunda spatyoma göçer, ancak bu boyut değişikliği tekamülü sonlandırmaz, tekamül sonsuz bir deneyimdir ve bizim için bahşedilmiş en yüce ruhsal bilgelik makamına ulaşma arzusuyla şekillenir.
Şimdilik bu kadar…
Bu yolculukta gerçeğin nuruyla taçlanmanız dileğiyle…
Can Murat Demir
Dipnotlar:
[1] Mukadderat ve İcabat – Dr. Bedri Ruhselman
[2] Bedri Ruhselman
[3] Yönetim mekanizmasının beyni. Bu kavram bana çoğu kez tasavvuftaki Vahdet-i Vücut merhalesini hatırlatır.
[4] İlahi Nizam Ve Kainat
[5] Literatürde “ölüm” ikame edilen sözcük, spiritizmde ölüm sadece sayısal bir veridir, yani “ruh” ölümsüzdür.