Tanrı Sizsiniz!

Benim olması gereken benim olanlardır. Öncelikle iyinin olmadığını, sonra Tanrı’nın kötü olmadığını, gerçeğin, özgürlüğün ve adaletin olduğunu, humanizmin olmadığını, aslında varolan illuzyonla gerçeğin ilişkisinden doğan kehanetin bunları oluşturduğunu kabul ediyorum.

Tanrı hakkında köklüce şeyler düşündü insanlar, varolan sonsuzluk ve binlerce yıl “tanrısallığı derinliklerine kadar incelediniz” ve sonuç “Tanrı”yı kendinizde buldunuz. Tanrı özüne kadar yükselenler, ona hizmet etmekle yanıldılar. Tanrı’nın varlığını idare etmesini mucizevi şekilde izlediler ve insan olduklarını unutmadılar bu yüzden izledikleri Tanrıdan hiçbirşey kazanamadılar.

Tanrının varlığını idare etmesinin sevgi ve gerçek olduğunu, dolayısıyla sevgi ve gerçeğin Tanrı için yabancı bir şey değil de idare etme sistemi olduğunu öğrenmiş oldular. Tanrı’nın idare etme sisteminde insanları değil de sevgiyi kullanması ve meslek etmiş olması, bazı insanları çıldırtıyor. “Tanrı, gerçek demek olmasaydı, gerçeğe sahip çıkar mıydı?” Tanrı sadece kendinden yana yontuyor, çünkü o bir bütünlüktür, dolayısıyla her şey onun meselesidir! Biz ama, biz bir bütünlük değiliz, dolayısıyla bizim meselemiz küçücük ve aşağılık bir iştir; işte bu nedenle de “yüce bir meseleye hizmet etmek zorundayız”. Şurası açıktır ki, Tanrı’yı sadece Tanrı ilgilendiriyor, onun meşguliyeti sadece kendisidir, sadece kendisini düşünüyor ve kendi gözünde yine sadece kendisi var; O, kendinden üstün herhangi bir varlığa hizmet etmiyor ve sadece kendisini tatmin ediyor.

Onun meselesi tam anlamıyla insanlık meselesi değildir.
İnsanlık meselesi yüce bir varlığa mı hizmet etmektir? Evet, insanlık meselesi yüce varlığa hizmet etmektir ama tabi ki sonsuz serüveninizde gerçek Tanrıyı bulursanız ki her bir insanın er yada geç onu bulacağından eminim. Ama ilk önce Karanlığı ve sonsuzluğu, kimsesizliği, acılardan yaratılan mutluluğu öğrenmeniz lazım.

 

Ave Ate Maledictum

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!