Spiritizm'in Temel İlkeleri
O halde Perispiri; soyut idrakin takdir ettiği gibi gayrı muayyen bir varlık değildir. O reel, hudutları muayyen, hatta bazı ahvalde gözle kulakla ve temasla dahi his edilen somut bir varlıktır.
Muhtelif sınıflara ait ruhlar; ne kudret, ne zeka, ne bilgi, ne de ahlâk bakımından birbirine eşit değildirler. Birinci sınıfdakiler; yüksek ruhlardır. Onlar diğerlerinden tekâmülleri, bilgileri, ALLAH’a yakınlıkları, iyiye karşı sevgileri ve hislerinin temizliği bakımından, ayrılırlar. Bunlar saf ruhlardır, veya Meleklerdir, Diğer sınıflar henüz derece derece bu tekâmülden uzaktırlar. Bunların aşağı tabakada bulunanları ihtiraslara eğilimlidirler: Kin, gıbta, haset, nahvet (gurur) v.s. gibi; fenalık yapmaktan zevk duyarlar. Bir kısmı da ne çok iyidir ne de çok fenadır. Fakat bunlar bilmeden fenalık yapabilecekleri gibi, fenalığa da eğilimlidirler. Bunlar havai meşrep hafif Ruhlardır.
Bütün Ruhlar aynı düzene tabi değildirler, onlar muhtelif ruhi hiyerarşi (mertebe) derecelerinden geçerek tekâmülleri enkarnasyonlar vetiresiyle gerçekleşir. Ve bu enkarnasyon da (Bedenlenme) bazıları için bir kefâret (günahın ödenmesi), bazıları için de bir misyondur, vazife’dir. Maddi hayat, mutlak tekâmüle varıncaya kadar bir çok defalar yaşanması lazım gelen imtihanları ihtiva eder. Oralardan az çok arınılmış olarak çıkılır.
Can, bedeni terk ederek Ruhlar âlemine girer, zaten yeni bir beden edinmek için oradan çıkmıştır. Bu âlemde, tekrar bedene girme zamanına kadar, aradan bir müddet geçer ki, o halde bulunan Ruh’a ise avare, başıboş (Eran) derler.
Ruh bir çok enkarnasyonlar geçirir. Bundan anlaşılır ki, gerek arz üzerinde gerekse diğer âlemlerde, bu birbirinden az çok mütekâmil maddî mevcudiyetlerimiz olacaktır.[divider]
Ruhların enkarnasyonu daima insan halinde olur. Esprinin veya lâm’ın bir hayvan bedeninde yaşadığını zannetmek bir hatadır.
Ruhun müteaddit cismani mevcudiyetleri daima gelişimsel bir seyir takip eder. Fakat bu gelişimin sür’ati, tekâmüle ulaşmak için göstermemiz lazım gelen cehitlere tabidir.[divider]
Lâm’ın kaliteleri bizde (bedende) enkarne olan esprininki gibidir. Yani iyi İnsan iyi Ruhun enkarnasyonudur. Havayi meşrep insan (pervers), kötü, gayrı saf ruhun enkarnasyonudur.
Lâm’ın Enkarnasyondan evvel bir hüviyeti (indentite) vardır. O hüviyetini bedenden ayrıldıktan sonra da muhafaza eder.
Lâm, Espriler âlemine gideceği zaman, Dünyada iken tanımış olduğu her şeyi orada bulur. Ve aynı zamanda geçmiş zamana ait bütün hatıraları da yapmış oldukları iyilik ve fenalıkları ile beraber hafızasında canlanır.
Bedenlenmiş espri (ruh), maddenin tesiri altındadır. Tekâmülü ve Lâm’ının arınmışlığı ile bu tesire üstün gelen kişi, bir gün kendileri ile birlikte olacağı iyi esprilere yaklaşır. O insan ki kendini kötü ihtiraslara koyuverir ve kaba maddî iştahlarını tatmin etmek zevkine temayül eder, hayvanî tabiata yaklaşmış olan saf olmayan Ruhlara yaklaşır.
Enkarne espriler Kâinatın muhtelif kürelerinde İkamet ederler.
Bedenlenmemiş veyahut gezici olan espriler, muayyen ve mahdut bir sahada değildirler. Onlar fezanın her yanındadırlar. Bizi görürler ve mütemadiyen bizimle temas halindedirler. Bunlar böylece, ahret varlıkları olarak etrafımızda kaynaşıp dururlar.