Sevginin Ejerjetik Alanı
“Sevgiyi, doğası gereği her yerde aynı olan ama frekans ve yoğunluğuna göre farklı hareketler gösteren bir enerji yayılımına ya da değişik dalga boylarında yayın yapan kozmik bir üretece benzetmek mümkün müdür?” Bu soruya “Hayır” cevabı vermeliyiz çünkü sevgi enerjisini anlatmak için maddesel örnekler verdiğimizde, bunu materyalize etmek gibi bir amacımız yoktu. Sevgi enerjisine gösterdiğimiz dirençlere örnek vermek için elektrik akımı misalini kullandık ama sevgi enerjisi; öyle kondansatöre biriktirilebilen, oradan da lazım olduğu kadarıyla çekip alınabilen, hatlar boyunca bir yerden bir yere yayılabilen, oradaki kullanıma uygun hale gelsin diye frekansı düşürülen veya yükseltilen tarzında ele alınamaz. Bu, gerçek bir enerjidir ancak bu enerjinin yayılış şekli, bu enerjinin gerçek tabiatı, mahiyeti hakkında o kadar derin bilgimiz yoktur.
Bu enerjinin yapısının tamamen fiziksel bir şema içerisinde olmayacağım kavrıyoruz çünkü sonuçta, sevginin tamamen insanın mantal formasyonuna bağlı bir enerjetik alan olduğunu kabul etmekteyiz. Durumun böyle olduğunu tatbikatta da görüyoruz. Sevgi enerjetik bir alandır ve bu alanın çeşitli yerlere yayılması, kanalize edilmesi, daralması, genişlemesi, konsantrasyonu mümkündür. Bu alan vasıtasıyla çok büyük ilişkiler kurulabilir çünkü, çok incelebilme özelliği vardır; en minik delikten içeri girer, en büyük mağaranın içini bile doldurabilir. Bakınız, bunlar, bir anlayış getirebilmek için kullandığımız materyal kelimelerdir, yoksa, sevgi enerjisinin gerçekten mağaralar doldurması söz konusu değildir.
Sevginin temelinde, duygusallıktan daha çok mantalle alakalı enerjetik bir akış olduğunu kabul ediyoruz. Kısacası sevgi, duygusal bir davranış değildir. Duygusallık içinde de tezahür eder, materyal olanın içinde de tezahür eder, duygusallığın ince bölümü yani diğerkamlık veya bencil olmayan şekliyle de tezahür eder, hodkamlık veya bencilce şekliyle de tezahür eder. Bu bir enerji türüdür. Bizim için en önemli şey; bu enerjinin hem kendi varlığımızda, hem de kainatın her zerresinde mevcut bir enerji olduğunu ve hepsinin çok geniş, büyük, kapsamlı, eni boyu muazzam olan alanlar meydana getirdiğini bilmektir. Her varlıkta bu enerji mevcuttur ve varlıklar arasındaki işbirliğinin ve kolektivitenin, birlik ve beraberliğin durumuna uygun olarak da o alanın hüviyeti ortaya çıkar.”
Ergün Arıkdal