Panaitos Kimdir?
Panaitios Kimdir?
M.Ö. 180 - 109 yılları arasında yaşamış olan Yunan filozofudur.
Rodos'ta Lindos kentinde doğan Panaitios, orta dönem Stoa felsefesinin kurucusudur. Atina'da Seleukeialı Diogenes'in ve Tarsuslu Antipatros'un öğrencisi oldu.
Platon ve Aristoteles'in felsefelerini inceledi. Uzun yıllar Roma'da kaldı ve Scipio ile birlikte M.Ö. 140 yılında Doğu gezisine çıktı. Antipatros'tan sonra okulun başına geçti ve yaşamının son yirmi yılını Atina'da geçirdi. Stoa öğretisinin temel ilkelerine bağlı kalmakla birlikte, eski Stoacılığın katı yanlarını yumuşatarak hümanist bir içerik kazandırdı.
Orta Stoa'nın kurucusu olan Panaitios uzun süre Roma'da yaşamış, dönemin büyük komutanı olan Scipio'nun yakın çevresine katılmıştır. Kartaca fatihi olan Scipio, Roma dünya görüşünü Yunan dünya görüşü ile birleştirerek uyum sağlamaya çalışanların başında yer alır. Scipio'nun etkisiyle Panaitios Roma'ya karşı büyük bir hayranlık duymuştur. Panaitios'un felsefe ile ilgili düşünceleri, özünde, Stoa görüşüne dayanır, fakat bu görüş çoklukla Platon'un ve Aristoteles'in görüşleriyle karıştırılıp "birleştirilir". Bu birleştirme girişiminden başka Panaitios, Eski Stoa'ya üç önemli noktada karşı çıkar. Öncelikle Eski Stoa'nın ahlak konusunda sert bir disiplinden yana olduğunu biliyoruz. Eski Stoa'ya göre insanlar ya üstündürler, ya aptaldırlar. İnsanlar arasında başkaca bir fark yoktur. Eski Stoacılar, öncelikle, "üstünlük ideali"ni açıklamak istemiştir. Üstünlük, kişinin kendini tutkularından kurtarıp yaşamına aklı üstün kılmasıdır. Panaitios önce Eski Stoa'nın bu anlayışına karşı çıkar ve "acaba tüm insanlar için 'aynı' olan bir ideal kabul etmenin anlamı var mıdır?" diye sorar. Bunun mümkün olamayacağını kanıtlamak için, Homer'in kahramanları içindeki iki tipi birbiriyle karşılaştırır. Bir yanda doğru ve namuslu Archilleus, öte yanda zeki Odysseus. Acaba karakter olarak biri ötekinden çok farklı olan bu iki tipe "aynı" bir yaşam ideali göstermek doğru olur mu? Doğru olmaz, çünkü Panaitios'a göre her insanın ideali "kendi kişiliği"nde, bulunur. Archilleus, Archilleus olarak; Odysseus da, Odysseus olarak kalmalıdır. Yani her insan kendisindeki gizli yapıyı geliştirmelidir. Bunun için tüm insanlar için geçerli olan tek bir ideal göstermenin anlamı yoktur. Çünkü bir insan için doğru ve uygun olan bir davranış biçimi, bir başkası için yanlış ve aykırı olabilir.
Panaitios'un Eski Stoa'ya yaptığı bir başka eleştiri: Eski Stoa bir yanda tek insanı, öte yanda da her şeyi kapsayan evreni kabul ediyordu. Bu nedenle insanlar arasında ulus ve devlet ayrılıklarına gerek kalmıyordu. Oysa Panaitios'a göre tek tek uluslar ve devletler haklı ve geçerli kuruluşlardır. Ayrıca bunların her birinin tarih sınırları içinde belli görevleri vardır. Nasıl ki birey kişiliğinde taşıdığı ideali gerçekleştiriyorsa, bunun gibi her ulus da tarih sınırları içinde kendi-ne has olan görevi yerine getirir.
Panaitios bu düşüncesini Roma'ya duyduğu hayranlıkla birleştiriyor. Ona göre: Roma'nın tarihsel idesi, tüm dünyaya egemen olmaktır. Vatanı olan Yunanistan'ın Roma yüzünden bağımsızlığını yitirmiş olmasına rağmen, Panaitios'un bu düşüncesi dikkat çekicidir. İşte bu noktada Panaitios, Eski Stoacılardan ayrılır. Eski Stoacılar dünya devletinden söz ederken, bunun çok uzak bir gelecekte gerçekleşecek bir ideal olduğuna inanırlar. Oysa Orta Stoa bu idealim Roma devleti ile gerçekleşmiş olduğunu savunur.
Öteki önde gelen Stoacılara göre daha az yazdığı sanılan Panaitios'a verilen beş incelemeden hiç biri günümüze kadar ulaşmamıştır. Etikle ilgili konuları ele aldığı Peri tou Kathekontos (Ödev Üzerine) adlı yapıtı Cicero'nun De Officiis'inin (Ödevler Üzerine) esin kaynağıdır. Öteki yapıtları arasında Peri Apatheias (Duygusuzluk Üzerine) ve Peri Ekpyroseos tou Kosmou (Dünyanın Ateşle Son Bulması Üzerine) sayılabilir.