Osmanlı Felsefi Çalışmaları ve Voltaire Üzerine Notlar
Tanzimat’tan Cumhuriyet’e devreden felsefe mirasımızı, sürece doğrudan müdahil kurucu aktörlerin arayışlarına tanıklık eden felsefî metinlerle gündeme getirmeyi amaçl[ayan]’ Osmanlı Felsefe Çalışmaları Dizisi‘nden yeni kitaplar yayımlandı. Çizgi Kitabevi, ‘Osmanlı Felsefe Çalışmaları’ dizisini şöyle tanıtıyor: ‘(Bu dizi) ülkemizde giderek daha güçlü bir biçimde köklerini arayan felsefenin tarihsel kaynaklarına yönelik ilgi ve arayışlara önemli bir katkı sağlıyor.’
Bunun gerçekten can alıcı bir tespit olduğunu düşünüyorum. Osmanlı’da felsefî düşüncenin olmadığı konusundaki yerli oryantalist tavırlar dolayısıyla, Türk entelijansiyası neredeyse Osmanlı’da düşünme pratiği diye bir şeyden söz edilemeyeceğine karar vermişti: ‘Osmanlı’da düşünce hayatı yoktur!’ Tıpkı Divan şiiri gibi, Osmanlı entelektüel mirasını değersizleştiren ya da göz ardı eden bu ideolojik dayatmanın karşısına, Çizgi Kitabevi’nin bu dizisi, Tanzimat sonrası Osmanlı’nın felsefî müktesebatıyla çıkıyor. Bugüne kadar yayımlanan kitaplar, bu müktesebat konusunda yeterince açıklayıcıdır: Ahmed Midhat Efendi’nin ‘İktisad Metinleri’, Descartes’tan ‘Usul Hakkında Nutuk’ (Çeviren: İbrahim Edhem Mesud), Rıza Tevfik’in ‘Bergson Hakkında’sı, Ziya Gökalp’in ‘Felsefe Dersleri’, Mehmed Emin Erişirgil’in ‘Descartes ve Kartezyenler’i, Fatma Aliye Hanım’ın ‘Terâcim-i Ahvâl-i Felasife’si, Abdullah Cevdet’in ‘Fünûn ve Felsefe ve Felsefe Sânihâları’, Zekeriya Kadri’nin ‘Wilhelm Leibniz’i, Rıza Tevfik’in ‘Darülfünûn Felsefe Ders Notları’ [Geçerken belirteyim: Büyük yazar, düşünür, müzisyen ve sinemacı sayın Zülfü Livaneli, Rıza Tevfik’in ‘sakallarından dolayı filozof sayıldığını’ iddia etmişti!], Fatma Aliye Hanım’ın ‘Tedkik-i Ecsâm’ı, Halil Nimetullah’ın (Öztürk) ‘Dârülfünûn’da Felsefe Dersleri’, İbn Miskeveyh, Ali Suavi ve Manastırlı Mehmed Rifat’ın metinlerinden oluşan ‘Kebetos Pinaks: İnsan Yaşamının Tablosu’, Hoca Tahsin’in ‘Târih-i Tekvîn yahud Hilkat’i ve Beşir Fuad’ın ‘Voltaire’i…
Çizgi Yayınevi’nin de bildirdiği gibi, her kitabın girişinde yer alan sunuş yazıları da ‘modernleşmeyi bir zihniyet dönüşümü sorunu hâline getiren Osmanlı aydınlarının felsefeye atfettikleri anlamı, merkezinde ‘değişim’ olgusu bulunan toplumsal, siyasal, kültürel süreçlerle ilişkilendirilerek, modernleşmeci ideolojik projeler bağlamında sunuyor.’
(Okurlarım belki de hatırlayacaklardır: Ziya Gökalp’in Malta’da sürgünde iken, oradaki arkadaşlarına verdiği felsefe dersleri’nin kitaplaşması üzerine geçen yıl bu sütunlarda (Bkz: Zaman, 20 Ocak, 2010] bir yazı yazmış ve bu kitabın yayımlanma serüveninden söz etmiş, Doç.Dr. Erdoğan Erbay ve Yard.Doç. Dr. Ali Utku’nun Gökalp’ın elyazmalarını nasıl ele geçirdiklerini uzun uzun anlatmıştım.)
Osmanlı Felsefe Çalışmaları’ dizisinden yakın tarihte 2. baskısı yapılan Beşir Fuad’ın ‘Voltaire’i üzerinde durmak istiyorum. Gerçekten de Tanzimat rasyonalizminin felsefî anlamda Pozitivist ve edebî anlamda Naturalist (ve Realist) bir zihniyet dönüşümüyle yeniden üretilmesinde Beşir Fuad’ın katkısı büyüktür. Beşir Fuad’ın Voltaire’ini ise, kitabı çevriyazı ve sadeleştirerek yayıma hazırlayan Doç.Dr. Erdoğan Erbay ve Yard. Doç.Dr. Ali Utku’nun ‘Sunuş’ yazılarında belirttikleri gibi, ‘Ondokuzuncu yüzyıl Türk aydınının misyonuna model teşkil eden prototipi ve onu üreten ütopya, kurgu ve ideolojiyi dillendiren apolitik bir metin, bir manifesto olarak okumak gerekeceği[ni]’ öne sürüyorlar: Bu tesbit elbette doğrudur;-ama sözkonusu pozitivist ‘model’in yirminci yüzyılda Kemalizm bağlamında yeniden üretildiğini ve artık ‘ütopya, kurgu ve ideoloji[siyle]’ politik bir tavır alışın manifestosuna dönüştüğünü de göz ardı etmemek gerekir.
Kitapta Prof.Dr. Remzi Demir’in ‘Beşir Fuad ve Voltaire’ başlıklı çok yararlı bir makalesi de yer alıyor. (Bu kitap üzerinde yazmaya önümüzdeki hafta da devam edeceğim.)
Hilmi Yavuz
www.zaman.com.tr
h.yavuz@zaman.com.t