Manlius Severinus Boethius Kimdir?

Manlius Severinus Boethius Kimdir?

Boethius (480-524), Romalı filozof. Tam adı Anicius Manlius Severinus Boethius'tur.
Eski bir Roma consulu olan babasını küçük yaşta yitirdiğinde önemli bir devlet adamı ve aile dostu olan Quintus Aurelius Memmius Symmachus tarafından evlat edinilmesi onun çocukluktan itibaren çok iyi bir eğitim almasına ve devlet kademelerinde hızla yükselmesine de olanak sağlamıştır.

Boethius, ailesinin soylu adı ve iyi eğitimi sayesinde dönemin kralı Teodoricus Magnus'un (Büyük Theodoricus) güvenini kazanmakta gecikmemiştir. İS 510 yılında, yaklaşık otuz yaşındayken Roma'da consul seçilmiş, 520 yılında kral tarafından Magister Officiorum olarak ayrıcalıklı ve onurlu bir göreve atanmıştır.

O sıralarda Roma'nın yöneticileri arasında başgösteren güvensizlik, toplumu hem siyasal hem de dinsel anlamda gittikçe artan bir bunalıma sürüklemiştir, hatta yaşamını kabusa çevirecek olayların başlamasına ve vatan haini olarak suçlanmasına maruz bırakacak kuşku ortamının yaratılmasına neden olmuştur.

Ravenna Sarayı'nda çok rahat bir hayat yaşayan Boethius, kendisini evlat edinen Symmachus'la iyi bir dost olmuş ve kızı Rusticana ile evlenmişti. Bu evlilikten doğan iki oğlu Symmachus ve Boethius adını verdiği iki oğlu da 522 yılında consul seçilince ailenin sevinci iki kat artmıştı. Ama bu durum fazla sürmedi. Senatus'da Boethius'a karşı beslenen düşmanlık hisleri gittikçe yoğunlaştı ve rakiplerinin Kral'a zerkettiği kuşku tohumları ürünlerini vermede gecikmedi. Boethius hain planların kurbanı olarak Theodoricus'a karşı suikast planları hazırlayanların arasına karışmakla suçlandı.
Talihsizlikler, Boethius'un yakın arkadaşı senator Albinus'un suçlanmasıyla başladı. Suçlamanın nedeni, Albinus'un Doğu Roma İmparator'unun çevresindekilere Theodoricus'un küçük düşürücü ifadeler kullanmış olmasıydı. Onu suçlayanlar arasında özel danışmanı Cyprianus başı çekiyordu. Albinius suçlamaları reddetse de İmparator karşı tarafa gönülden inanmıştı. Bu olaylar sonucunda Boethius, İmparator'un huzuruna çıkıp Albinius'u Cyprianus'a karşı savunmuş ve Roma'nın değerli bir senatoru olan Albinus'un bu suçu işlemiş olması durumunda, kendisinin ve Senatus'un bu suça iştirak etmiş sayılacaklarını, bunun ise asla mümkün olamayacağını belirtmiştir. Bu art niyetsiz söylemin Theodoracis tarafından dürüst bir açıklama olarak algılanması beklenirken, o, tamamen aksine Boethius'un sözlerini yanlış yorumladı ve böylece Boethius'un sonunu hazırlayan süreç başlamış oldu.

İmparator bu açıklamadan sonra Sukast planları yapanın sadece Albinus olmadığını, Boethius ve Senatus'un da aynı plana ortak olduğu sanısına kapılınca Boethius da tutuklandı. Boethius'un savunduğu Senatus kendisine hiç de öyle davranmayarak, hatta hiçbir savunma tanımayarak hakkında hemen bir idam kararı çıkardı. Bir anlık cesareti yüzünden hem kendisinin, hem de ailesinin yaşamını altüst eden Boethius mahkemede yapamadığı savunmasını Consolatio adlı yapıtında yapmıştır.

Boethius'un ölümüne dair kayıtlarda büyük işkenceler öekerek acılar içinde öldüğü yazılıdır. Alnına geçirilen bir sicim gözleri yuvalarından fırlayana dek gerilmiş ve o durumda kalın bir sopayla ölünceye dek dövülmüştür.
Özetle; 

Boethius’un yaşamı ve yapıtları

Boethius 480 yılında Roma’da dünyaya geldi. Ünlü bir ailenin çocuğu olarak iyi bir eğitim gördü. Grekçe bildiği için Aristoteles’in pek çok eserini Latinceye çevirdi. Bu çalışmaları esnasında birçok Grekçe felsefi terimin Latince karşılıklarını üretti. Ostrogotların idaresindeki İtalya’da Kral Theodoricus’un himayesinde dersler verdi; ona bakanlık yaptı. Devlete ihanetle suçlanan Albinus’u savunduğu için gözden düştü, hapse atıldı ve idama mahkum edildi. 524 veya 525 yılında öldü. Katolik Kilisesi 1883 yılında Boethius’u şehit ilan etti.

Boethius’un Felsefenin Tesellisi Hakkında (De Consolatione Philosophiae) başlığını taşıyan yapıtı felsefe tarihinin en çok tanınan eserlerinden biridir ve kendisi hapisteyken kaleme alınmıştır.

Bunun yanı sıra başlıca yapıtları arasında Porphyrios’un Diyaloglarının Victorinus Tarafından Çevirisi (In Porphyrium Dialogi A Victorino Translatio) ; Porphyrios’un Kendi Çevirisinin Yorumu (Commentarii In Porphyrium A Se Translatum) ; Aristoteles’in Kategorileri (In Categorias Aristotelis Libri Quatuor) ; Aristoteles’in Yorum Üzerine’si (In Librum Aristotelis De Interpretatione Libri Duo) adlı çalışmaları saymak mümkündür.

Boethius’un varlık ve bilgi anlayışı

Boethius’un hapiste yazdığı eseri De Consolationa Philosophiae’de önemli bir felsefe alegorisi bulunmaktadır. Felsefeyi bir hanımefendi kılığında gösteren bu alegoride felsefenin iki kısmı, pratik ve teorik olmak üzere resmedilmektedir. Boethius, felsefe ve bilime “quadrivium”u sokan ilk kişidir. Quadrivium, dört matematik bilimi olan müzik, astronomi, geometri ve aritmetik’ten meydana gelir. Boethius, bu şekilde sadece felsefeyi değil; bilimleri de sınıflandırmaktadır. Ona göre felsefe pratik ve teorik olarak ikiye bölünür. Pratik felsefe de kendi içinde üç bölüme ayrılır: Etik, Ekonomi ve Siyaset. Teorik felsefenin de üç alt kısmı bulunmaktadır: Doğa felsefesi yani Fizik, Matematik ve İlahiyat. Buradaki ilahiyat, Kutsal Kitap’taki sorunları ve anlatıları kendisine konu edinen türden bir etkinlik değil; fakat Aristotelesçi anlamda bir ilahiyattır. Bu tür ilahiyat hakkındaki en temel görüşler Aristoteles’in Metafizik adlı eserinde yer almaktadır. Matematik, kendi içinde tekrar ikiye ayrılır: Çokluk ve Büyüklük. Çokluk’un altında Mutlak Matematik ve Göreli Müzik bulunur. Göreli müziğin üç türü vardır, bunlar: Enstrümental, İnsani ve Kozmik olarak sıralanmaktadır. Büyüklük, Sabit Geometri ve Hareketli Astronomi olarak iki kısımda göz önünde bulundurulur. Bunun yanısıra Boethius’un bir de peripatetik bilim sınıflandırması da vardır. Bu sınıflandırmada Boethius mantığa yer vermemekte, onu bir el gibi düşünmektedir.


  

Boethius en temelde Platon ile Aristoteles’i uzlaştırmak çabasındaydı. Bununla birlikte bu pagan filozofların düşünceleri, başında Tanrı’nın bulunduğu bir dünyayı daha iyi anlamak için kullanılmıştır. Ona göre Tanrı salt formdur ve bu yüzden de O aynı zamanda saf Varlıktır. O’nun Varlığın bizzat kendisi olması, iyi olması anlamına da gelmektedir. Bu yüzden, Boethius’a göre, Tanrı ile yaratılanlar arasındaki en büyük fark varlık ile öz arasındaki ayırımdadır. Tanrı, özü ile varoluşu bir ve aynı olduğundan salt iyi iken yaratılanların özlerini eksiksizce varoluşlarına yansıtabilmeleri olanaksızdır.

İnsanın ruh ve bedenden meydana geldiğini düşünen Boethius’a göre duyularımız insan aklını harekete geçiren etkiler üretirler ve bu yüzden de duyulama önem taşımaktadır. Boethius’a göre, insan aklını boş bir levha (tabula rasa) olarak düşünmek imkansızdır. İnsan aklında, aklın ışığının zayıflamasından kaynaklanan bir karanlık ve bu karanlıktan dolayı saklı duran birçok kavram bulunmaktadır. İşte duyularımız, bu saklı kavramlarımızın ortaya çıkmasına neden olacak bir şekilde ruhumuzu harekete geçirecek türden bir duyusal etkileşim meydana getirmektedirler. Buradan hareketle, Boethius’a göre kavramlarımızın oluşmasında, duyularımızın ürettiklerinden soyutlanan herhangi bir içerik olmadığını söylemek mümkündür. Kavramlarımız doğuştan sahip olduğumuz yapılardır ve bunlar daha önceki hayatımızda biçimlenmiş olan içeriklerdir. Böylelikle Boethius’un bilgi anlayışının Platoncu olduğunu söyleyebiliriz.

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!