Kişilik Ölçme Ve Değerlendirme Teknikleri
Kişilik Ölçme ve Değerlendirme Teknikleri
Kişilik değerlendirilirken kişiliği ortaya koyan davranışın değerlendirilmesi önemlidir.
Kişiliği en iyi şekilde ortaya koyan davranışın, daha doğrusu bireyin normal koşullarda ortaya koyacağı kendine özgü davranışın değerlendirilmesi için geçerli ve güvenilir bir değerlendirme aracı uygulanmandır. Bireyin değerlendirme sırasında ortaya koyacağı davranış o anlık ortamın getirdiği durumdan etkilenip kişilik ile ilgili istenen sonuçları veremeyebilir. Kişilik davranışlarını değerlendirmede araştırmacılar 4 farklı yönteme başvurmaktadırlar.
Bireysel Görüşme
Karşılıklı konuşma ve bilgi alma süreci olarak tanımlanabilecek olan bu süreç genel olarak yapılandırılmış ya da yapılandırılmamış olabilmektedir. Bir şekilde içerik önceden belirlenmiş ya da o anki konuşmalarla şekillenen bir yapıda gelişebilmektedir. Örneğin bir klinikte görüşme yapan kişi bireylerin neden tedavi için geldiklerine ilişkin sorularıyla karşısındaki kişi ile ilgili bilgi almaya çalışır ve bu süreçte değişik birçok soruda bireyin davranışlarını izler. Bu süreçte görüşmenin yol açacağı gerginlik kişiye özgü gerçek davranışların ortaya çıkmasını engelleyebilmektedir. Bu sebeple bu tür gözlemlerle beraber farklı kişilik ölçüm araçlarının devreye sokulması faydalı olacaktır.
Gözlem
Bireyin günlük hayatında ortaya koyduğu kendine özgü davranışları doğal halinde gözlem kapsamında incelenebilir. Bu süreçte birey eğitilmiş bir gözlemci tarafından özel olarak düzenlenmiş deneysel ortamda ya da doğal ortamda gözlenir ve kişilik davranışlarına ilişkin saptamalar yapılır. Örneğin 56 yaş çocukları kendi anaokullarında ya da her zaman vakit geçirdikleri oyun bahçesinde gözlenebileceği gibi, bu yaş grubu çocuklar araştırmacılar tarafından özel düzenlenmiş bir ortamda da kontrollü bir şekilde gözlenebilirler. Gözlem süreci bireyin ortaya koyduğu davranışlar ve çevrenin bu davranışlarla olan etkileşimini gözlemek açısından önemlidir. Bu sebeple gözlem, davranışçıların ve sosyal öğrenme yaklaşımaların en çok kullandıkları araştırma yöntemlerindendir.
Kişilik Envanterleri
Objektif Testler: Bireylerin belli durumlara yönelik tepkilerini, duygu ve düşüncelerini standart bir sürece göre uygulanıp puanlandığı yazılı testler bu gruba girmektedir. Bu testler bireylerin kendileri tarafından doldurulur. Bu süreçte bireylerin verdikleri cevapların doğruluğu önkoşuldur. Bireylerin kendilerinin bile farkında olamadıkları yanlarını teste yansıtmaları sorun olabilmektedir. Benzer testlerin önceden cevaplanmış olması deneğin bu testle olan aşinalığıyla birlikte gerçekçi sonuçlar alınması engelleyecektir. Kullanımı en yaygın kişilik ölçeği Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri, duygu, heyecan tepkileri, fiziksel ve psikolojik unsurları içeren 550 maddeden oluşmaktadır. Bu maddeler "Hiçbir zaman heyecan hissedebilmek için tehlikeli bir şey yapmam", "Çok az hayal kurarım" "Çabuk yorulurum" gibi ifadelerdir. Denekten bu ifadeleri "doğru", "yanlış" ya da "bilmiyorum" şeklinde cevaplaması beklenir. Teste ilişkin olarak çok sayıda "bilmiyorum" seçeneğinin işaretlenmesi testin geçersiz olmasına neden olur. Bu test kapsamında alt ölçeklerle depresyon, erkeklik-kadınlık, paranoya, şizofreni gibi benzer birçok unsura ilişkin veriler elde edilmektedir.
Projektif Testler: Rorschach Testi; 1920 iade Herrnann Roscharch tarafından geliştirilen bu testte oldukça karmaşık mürekkep lekelerinden oluşan 10 kart dizisi kullanılmaktadır. Bireyler kartlarda ne gördüklerini ve neden öyle gördüklerini anlatırlar. Katılımcılar lekeleri bulundukları yer, belirleyici unsurlar ve kapsam açısından değerlendirirler. Bu süreçte gösterilen şeklin katılımı tarafından bütün olarak mı yoksa herhangi bir parçası itibariyle mi yorumlandığı, gölgelerin, renklerin, şeklin değerlendirilimesindeki diğer farklılıklar önemlidir.
Tematik Algı Testi: 1930'larda Henry Murray tarafından geliştirilmiştir. Deneklere kişiler ve olaylar ile ilgili belirsiz resimler gösterilerek, bu resimle ilgili bir hikaye oluşturmaları istenmektedir. Bireyin oluşturduğu hikayelerde bireyin o hikayede kendini başrolde olayın kahramanı ya da yan rolde mi konumlandırdığı önemlidir. Kişi gördüğü ulan resmi bireysel yaşantıları algılamaktadır. Öte yandan hikayelerin içeriği, anlatımlarda dilin kullanımı, akıcılığı, belirli anlatan kalıpları, takılmalar, tutarlılık önemli ipuçları verebilmektedir. Bu uygulamalar danışan ve terapist arasındaki iletişimi başlatma adına önemlidir. Günümüzde yaygın olarak kullanılmasa da projektif testler terapist ve kişi arasında duyguları ve düşünceleri açma ve onları tanımlamada terapiste önemli bilgiler sağlayabilmektedir.