Kavram Üzerine

19.yüzyilin son çegreginde olusan "Bireyci Anarsizm" deyimi ("Bireyselci ya da Bireysel Anarsizm" ve "Anarsist Bireycilik" de denir) gelecekteki bir toplumun taslagidir. Bu toplumda saglanmasi gereken her bireyin (dis zorlardan) özgürlügü en yüksek degere sahiptir; bu toplumda bireyin özgürlügü bireylerin esit özgürlügü ile sinirlidir.
Bireyci anarsistler, devletin (ayni zamanda ideal demokratik bir devletin) her tür organini böylesi bir toplum düzeninin temel engelleyicisi olarak görürler. Çünkü devlet, bireylerin büyük bir çogunlugunun özgürlügünü gereginden daha fazla sinirlar. Bundaki amaci bireylerin rekabet özgürlügünü engelleyen ya da yokeden kurumsal olarak saglama alinmis bazi ayricaliklilari ve devletin tekellerini korumaktir. Söz konusu olan tekeller dört esasli tekeldir: Paratekeli, Topraktekeli, Gümrüktekeli ve Patenttekeli. Paratekeli en büyük olanidir. Bireyci anarsistlere göre bu (ve baska) tekeller, bireyin verimli isi için "dogal ücretini" ve "tam kazancini" elde etmesini daima engeller. Dolayisiyla, bu tekelleri siddet (-tehdit) ile koruyan devletin yokedilmesi gereklidir, eger optimum derecede bir özgürlüge ve (degis-tokus-) adaletine ulasilmak isteniyorsa. Bireyci anarsistler, devletin simdiye kadar üstlenmis oldugu tüm toplumsal islevlerin (polislik, adliye, egitim-ögretim isleri, bakim-hizmet isleri vb.), özellikle de para sistemi, tekeller olmadan, özgür bir rekabet ortaminda daha iyi ve daha verimli olacagini benimserler. Böyle bir ortamda özellikle de her bireyin katiliminin gönüllü oldugunu ve örnegin vergi zorunlulugu olmadigini düsünürler.
Böyle bir toplumun gerçeklesmesi için de dogal olarak zora ve siddete dayali olmayan, ikna ve aydinlatici yöntemler benimsenir. Kisacasi, yöntem devrim degil evrimdir. Seçtikleri mücadele yöntemi ise - bu noktada süphesiz ortaklasaci - pasif direnme, devlete karsi itaatsiz olmaktir (özellekle de vergi ödememek).
Tarihsel Bakis

Bireyci Anarsizm daha çok Anglosakson ve özellikle de kuzey Amerika gelenegine dayali politik düsünceden dogan bir ögretidir: liberalizmin asiri bir biçimidir. Amerikanin bagimsizlik ve insan haklarinin ilaninin (1776) yazari Thomas Jefferson (1743-1826), devlet politikasi anlayisini su nükteli sözlerle ifade etmisti: "En iyi iktidar en az yönetendir." Bireyci Anarsizmin önde gelen temsilcilerinden olan Amerikali yazar Benjamin R. Tucker (1854-1939) ise, Bireyci anarsistleri tutarli Jeffersoncu demokratlar olarak görürdü: ona göre bireyci anarsistler, esasen hiç bir iktidarin en iyi çözüm olmadigini cesaretle söyleyebilmekle mantikli bir sonuca varmislardir. 
Tucker, Bireyci Anarsizmi ya da "Felsefi Anarsizmi" ifade ederken esas olarak birinci sirada Amerikali Josiah Warren'in ve Fransiz anarsist Pierre-Joseph Proudhon'un ögretilerinden etkilendigini söyler. (Proudhon'un »Qu'est-ce que la propriété« eserini 1876'da Ingilizceye çevirir). Devamla Stephen Pearl Andrews, Lysander Spooner, Ralph Waldo Emerson ve Henry David Thoreau gibi Amerikali özgürlükçü düsünür ve sairlerden etkilendigini, Ingiliz felsefecilerinden John Stuart Mill (1859: »On Liberty«) ve Herbert Spencer'den (1884: »The Man versus the State«) ve Rus kollektivist-anarsist Michail Bakunin'den de etkilendigini söyler. (Tucker, Bakunin'in »Dieu et l'Etat« eserini 1883'te Ingilizceye çevirir). Tucker, Bireyci Anarsizme yönelik çesitli sorunlari genis bir çevrede tartismak için 1881'de »Liberty« adli dergisini çikarir. 1908'e kadar Boston'da daha sonra New York'da yayimlar. 
Max Stirner'in (1806-1856) düsüncelerinin Bireyci Anarsizm ve Tucker üzerindeki etkisi özel bir ilgiye layiktir. Çünkü Stirner felsefesinin 1890'larda "yeniden kesfinden" bu yana, Stirner, sürekli Bireyci Anarsizmin gerçek babasi olarak adlandirilirdi ve hâlâ da böyle adlandiriliyor. Bir çok dil konusan ve çok bilgili bir selfmademan olan James L. Walker (1845-1904), belki de Schmidt-Stirner'i izleyerek Tak Kak takma adiyla »Liberty« dergisinde Stirner hakkinda bir tartisma açar. Bu tartisma, Tucker'nin Bireyci Anarsizmin temel ögretisini ifade etmis oldugu döneme rastlar. Bu, Bireyci Anarsizmin hâlâ doga yasasi üzerine kurulu olmasinin geçerli olup olmadigi konusunda esasli bir felsefesel tartismaya neden olur (Martin 1970, 249-254; Coughlin et al., 1986, 131-135). Walker bunu yadsimisti; Tucker ve bazi bireyci anarsistler Walker'e katilip pozisyonlarini gözden geçirirler. Neticede Bireyci Anarsist Hareket bölünmüs ve »Liberty«'de çalisanlar arasinda en önemlilerinden bir kaçi Tucker'dan ayrilir. Stirner'in Bireyci Anarsizm için önemi üzerine yürütülen bu tartisma sert ve amansizca olmasina ragmen, neticede herhangi bir karar alinamadi. Bundan böyle Stirner »Liberty« dergisinde tartisilmayan bir konuydu artik. Walker, Tak Kak adi altinda »Liberty«'de yazmaya devam ettiyse de, Stirner'den esinlenerek yazdigi metinleri Egoism adli dergisinde yayinliyordu. 
Ne var ki 1887'de baslayan Stirner-tartismasi gerçek anlamda bitmis degildi. Grup içerisinde ve tek tek kisiler arasinda gizliden gizli büyüyordu bu tartisma. Bireyci anarsistlerin, Stirner'in ortaya koydugu sorundan neticede kaçtiklari anlasiliyor; bu durum Stirner'in yasadigi dönemde de böyleydi (en vahim iz birakan Marx olmustur), daha sonra bir dizi gösterisli ileri gelen düsünürler (en vahim iz birakan Nietzsche olmustur) ve ayrica da anarsistlerin büyük çogunlugu (Bak. Laska 1993, 1996). Hos olmayan ve dogasi itibariyle büyük ölçüde karanlikta kalan bu sürecin sayesinde Stirner'in Biricik'inin Ingilizce çevirisi yirmi yil (!) gecikmeyle Tucker tarafindan yayinlanmistir. Bu da Amerikali Bireyci Anarsist hareketin ve »Liberty« dergisinin sonuna rastlar. Tucker, Biricik'in Ingilizcesini (»The Ego and His Own«) 1907'de kendi yayinevinde yayinlar. Tucker'nin, baskalarinin ve kendi direncini asan bu çalismayi son gücüyle yaptigi belli oluyor. Çünkü »Liberty«'nin son sayilarindan birinde vasiyet verir gibi yazmaktadir: "otuz yildan fazla bir süre anarsist düsüncenin yayilmasi için çalistim ve bir çok sey basardim, bununla da gurur duyuyorum; ama bu kitabin yayinlanmasina yakisir degerde bir sey yaptigimi sanmiyorum." Kisa süre sonra Tucker'nin büro ve yazihanesi çikan bir ates sonucu tamamen yanar. Harap olan Tucker Amerika'dan ayrilip Fransa'ya gider ve orada yasaminin son 30 yilini yazarlik yapmadan geçirir. »Liberty«'nin 1908'deki sonu ayni zamanda Tucker tarafindan sekillendirilen ve kendi eseri olan Bireyci Anarsizmin de sonu olmustur.
Bireyci Anarsizmin Almanya'daki önde gelen temsilcisi ise sair ve yazar John Henry Mackay'dir (1864-1933). Mackay Iskocya'da dogduysa da iki yasindayken Almanya'ya gelir ve sadece Almanca yazar. Mackay 1880'lerde gelmekte olan natüralizmin genç ve isyankar sairlerin çevresinde yer aldiktan daha sonra, "sosyal sorunlarin" arkadaslarina oranla kendisini daha çok ilgilendirdiginden kendi yolunu bulmaya çikar. Mackay, 1888'de »Sturm« (kasirga) adli ilk siir kitabini yayinlar. Sosyal konulara elestirel bakan ve heyecanli bir biçimde ifade edilen bu siirler kisa sürede Mackay'a "anarsinin ozani" sifatini kazandirir. Ne var ki Mackay, çogunlukla kollektivist ya da komünist düzeyde olan anarsistlere kendisini yakin hissetmiyordu. Esas olarak Tucker'nin dergisi »Liberty« (ve bunun bazen Almanca olarak çikan »Libertas« dergisi) ve Tucker'nin kendisiyle tanistiktan sonra, arzuladigi politik yerini bulmus oldu. Mackay, yaklasik 1890'dan sonra Bireyci Anarsizmin Almanya'daki en önemli temsilcisi olur. Mackay, siirleri yanisira, »Bücher der Freiheit« (Özgürlügün Kitaplari) adiyla anarsizmi içeren iki tane de kitap yazmistir. Bunlari dostu Tucker'a ithaf etmistir. 1891'de »Die Anarchisten« (Anarsistler) ve 1920'de de »Der Freiheitssucher« (Özgürlük Arayicisi) adli kitaplarini yayinlamistir. Ayrica »Flugschriften des individualistischen Anarchismus« (Bireyci Anarsizmin Bildirleri)'u yayinlamistir. Ve 1895'ten itibaren de »Propaganda des individualistischen Anarchismus in deutscher Sprache« (Bireyci Anarsizmin Almanca Propagandasi) baslikli dizi halinde çesitli yazilar yayinlamistir. Bu dizinde çogunlukla Amerikan Bireyci Anarsizmin brosürlerinin çevirisi ve en önemlisi de Tucker'nin »Staatssozialismus und Anarchismus« (Devlet Sosyalizmi ve Anarsizm) adli program yazisi yer aliyordu. Ama ne var ki Anglosakson kökenli Bireyci Anarsizm, Almanya'da çok az sempatizan bulur. En taninmis sempatizani ise o dönem henüz "antropozof" olmayan genç Rudolf Steiner idi. Ve Bireyci Anarsist Hareket Almanya'da da birinci dünya savasindan önce sona erdi. Mackay'in 1918'den sonra bu hareketi yeniden canlandirma çabasi da basarisiz sonuçlandi. 
Mackay, Bireyci Anarsizm için yaptigi propagandaci çalismalarinin Stirner ile ilgili yaptigi çalismalariyla (Stirner'in biyografisini ve eserlerini yayinlamisti) yakin ve nesnel bir bagi oldugu izlenimini uyandirdi. Bu nedenle Mackay'i otantik Stirnerci ve Stirner'i de Bireyci Anarsizmin babasi olarak görmek dogallilik ve güncellik kazandi. Ama ne var ki, bu kategoriler yakindan incelendiginde süphesiz ayaklari havada kalir. Bireyci Anarsizmin taslagini çizen Tucker'dir ve Tucker bunu 1880'lerde henüz Stirner'den haberi olmadan yapmisti. Stirner'in atesi bireyci anarsistleri sert bir sekilde saskina ugrattiysa da, Bireyci Anarsizmin temelini degistirecek ve Stirner'in özgül düsüncelerini bu ögretiye entegre edecek bir tartisma yaratmadi. Mackay, Bireyci Anarsizmi Tucker'dan üstlenip "Özgürlügün Kitaplarini" bu ögretiden esinlenerek yazdi. Tucker ve Mackay, her ikisi de, anarsistler arasinda sevilmeyen Stirner'e ilgi duyduklarini açik açik söylemis, hatta bazen çok atesli ve büyük bir heyecanla bunu ifade etmis olmalarina ragmen, Stirner'in özgül kavramlariyla, özellikle de onun "Eigenheit" (özellik) kavramiyla ne yapacaklarini bilemez durumdaydilar. Bireyci Anarisizmin temel ögretisi olan "herkese esit özgürlük"'ü, Stirner, Kant'tan bu yana bilirdi. Stirner, Tucker ve Mackay ile özgürlük hayalcileri diye dalga geçerdi.
*
Bireyci Anarsizm, Tucker ile Mackay'in çalismalarinin son bulmasiyla elbette tam olarak ölmedi. Birinci dünya savasindan sonra da kimi düsünürler, bir zamanlar Tucker'nin yaptigi gibi, kendi girisimleriyle bireyci ve asiri liberalist düsünce gelenegiyle bag kurdular; hatta bunu savastan sonra dünya çapinda güçlenen kolektivizme karsi bir tepki olarak da yaptilar. Düsünceleri devleti yadsimaya "meyilli" (bu anlamda da anarsist) bir pozisyona kadar sivrilmisti. Kuzey Amerika'da Albert Jay Nock (1928: »Our Enemy. The State«) ve Henry Louis Mencken'i söyleyebiliriz; Almanca konusulan yörelerde Franz Oppenheimer (»Devlet«), belki de ekonomici Ludwig von Mises ve Friedrich August (von) Hayek (1944: »The Road to Serfdom«), ki bu ikisi esas etkilerini ABD'de göstermis olmalari bir rastlanti degildir.
Bireyci Anarsizm, Tucker ile tanismis olan bazi sahislar tarafindan da yasatildi. Bu düsüncenin halk arasindaki çekiciliginin azalmasi onu yadsimak için bir neden degildi bu sahislara göre. ABD'de örnegin Tucker'nin eski bir mücadele dostunun oglu olan Laurance Labadie (1898-1975), Bireyci Anarsizmi James J. Martin ve Murray N. Rothbard (Coughlin et al. 1986, S. 116-130) gibi kisilere aktarmistir. Bunlar "libertarians" adi altinda 1960li yillarda bu düsüncenin güncellesmesi için yazar olarak katkida bulunmuslardir. Rothbard, Bireyci Anarsizmi esasli bir revizyondan geçirirse de (»The Spooner-Tucker Doctrine«, In: A Way Out, May/June 1965), bir ekonomici olarak Bireyci Anarsizmin paraya yönelik teorik fikirlerini "Monetariomanie" olarak yadsidi ama bir libertarianist olarak da Bireyci Anarsizmin politik-antropolojik temelini bir bütün olarak kabul etti. 
Bu yeni tartismalarda da "Stirner" sifresi, ki Stirner burada kisa bir süre tartisma konusu olmustur, gücünü göstermis: bir tarafta az kisiden olusan bir grup (belki de sözümona) sempatizan ile diger tarafta da Stirner'e kesin karsi olan bir çok kisinin bölünmesi (bak. A Way Out, Oct. 1967, p. 12-17). Bireyci Anarsizmin ve libertarianizmin kutsal parolasi olan "özgürlügün" dogasi hakkindaki temel sorunun, Stirner'in yardimiyla esasli incelenilmesinden bir kez daha kaçinildi. Üstelik libertarianistlerin ya da anarko-kapitalistlerin (modern ve degistirilen Bireyci Anarsizmin temsilcilerinin bir çogu kendilerini böyle de adlandirirlar) Stirner'i reddetmelerindeki ve ilgisiz davranmalarindaki neden ürkütücü "egoizm" sözcügü olamaz. (Anarko-kapitalistlerin programlarini içeren kitaplardan biri 1960'larda Ayn Rand tarafindan yayinlandi; bu kitabin adi hatta »The Virtue of Selfishness«'dir. Hayir; Stirner'i reddetmekteki neden, yine burada da Stirner'in "Biricik"inde gizli olan belirli bir düsünceyi emin olarak hissetmek olmali; bu düsünceyle karsi karsiya gelen (Marx, Nietzsche, Carl Schmitt ve Habermas'a kadar) baska bir çok insan da kamu önünde tartismaktan kaçinmislardir (bak: Laska 1993, 1996). 
(Federal) Almanya'da ise 1974'te Mackay-Gesellschaft (Mackay-Toplulugu)'in Mackay ile tanismis olan Kurt Helmut Zube (1905-1991) tarafindan kurulmasiyla Bireyci Anarsizm tekrar dirildi. Bu toplulugun kendisini ifade edisini, ki yayinladigi eserlerin çogunda bu ifade bir künye gibidir, burada açiklamaya gerek yok, çünkü kendi degerini kendisi ortaya koymaktadir: "Gayri dogmatik ve gayri ideolojik olan Mackay-Toplulugu, toplum düzeninin bütün problemlerini kapsayan bir tartismanin temeli olmayi arzeder. Argümanlarini kanitlanabilir gerçekler üzerine kurmaya özen gösterir. Albert Einstein'in bu argümanlarin kaçinilmaz derecede gerekli oldugunu daha önce ifade ettigi gibi yepyeni bir düsünme biçimine yolaçacak olan bu argümanlardan bazilarini, ne pahasina olursa olsun, Mackay-Toplulugu tanitacaktir." Yayin konusunda pek aktif olan Mackay-Toplulugu, Bireyci Anarsizmin sahiplerinin (Tucker ve Mackay) yazilarinin yeniden basimi yanisira, bu ögretinin baska temsilcilerinin ilk çevirilerini de yayinladi. Ayrica K.H.Z. Solneman (K. Zube) tarafindan yayinlanan »Manifest der Freiheit und des Friedens« (Özgürlügün ve Barisin Manifestosu) gibi güncel tartisma içerikli metinler de yayinlandi. Dolayisiyla Bireyci Anarsizmin mirasini devam ettirmekte elbette katkida bulunmus oldu. Ama bu ögretinin teorik bazinin saglam ve tamamlanmis oldugundan yola çikiyordu. Dolayisiyla Bireyci Anarsizmin "bilimsel-elestirel" bir anarsizm oldugunu zaman zaman ifade ediyordu. Zube, Mackay'in Tucker'a olan bagimliligini görmemezlikten gelerek, Mackay'in Stirner'in felsefesini mükemmellestirdigini dolayisiyla astigini düsünüyordu. 1981'de Zube ile Bireyci Anarsizmin felsefi temelleri üzerine hirsli bir tartismaya giren Stefan Blankertz (1956-) için de Stirner konu degildi artik. Blankertz, bazi yan yollardan Rothbardci bir Bireyci Anarsizme yöneldi ve neticede, "ihtilalci" Aquino'lu Thomas'yi ve Rothbard'i esasli bir incelemeden sonra "katolik anarsizmin sakli hatta gizli bir düsünce dünyasi oldugunu" kesfetti. (»Vernunft ist Widerstand«, Köln 1993, S. 8). 
Ikinci dünya savasindan sonra Avrupa'nin baska ülkelerinde de Bireyci Anarsizmin temsilcileri yazarlik faaliyetlerini gelistirdiler.
- Fransa'da Emile Armand (Ernest-Lucien Juin, 1872-1962), »L'en dehors« adini verdigi bireyci anarsist dergisini1922-1939 yillari arasinda yayinlarken, 1945'te çikarmaya basladigi »L'Unique« adindaki dergisini de ölümüne kadar sürdürdü. Kendisini Spooner-Tucker-Mackay geleneginde gören ve Stirner'den taraf oldugunu da söyleyen Armand, cinsel kurtulus sorununu özellikle önemsiyordu.
- Italya'da Enzo Martucci (1904-1975) »Manifesto dei Fuorigregge« adinda bir manifesto ve Bireyci Anarsizm ile ilgili bir dizi de bosür yayinladi.
- Ingiltere'de Sidney E. Parker (1929-), 1963'ten bu yana (1980'e kadar »Minus One«, 1980'den bu yana da »Ego« adinda) Bireyci Anarsizmin bir dergisini yayinladi; bu dergide bir kaç ilginç tartisma olmustur. Basindan beri Tucker'a oranla daha çok Stirner'e enerjik bir ilgi duyan Parker, 1980'den bu yana kendisini Bireyci Anarsizmin temsilcisi olarak görmüyordu (bak: »Ego«, sayi 15, 1993, s.7). Kendisine "bilinçli egoist" diyen Parker, bununla Ernst Jünger'in "anark" pozisyonuna yakin bir pozisyon izliyor (bak: Jünger: Eumeswil, 1977; Laska, 1997).
Özet

Bireyci Anarsizm ögretisi en önemli yanlariyla Anglosakson politik düsünce gelenegine dayaniyor. Liberalizmin asiri seklidir. "En iyi iktidar (minimal bir iktidar degil), bizzat olmayan iktidardir". "Herkese esit özgürlük" temeline dayanan bir toplumu amaçlayan bireyci anarsistler, tekellerin (siddete dayali) koruyucusu ve dolayisiyla esitsizligin garantisi olan devleti yoketmeyi amaçlarlar. Bu amaçlarini da öncelikle aydinlatma ve itaat etmeme (vergi ödememe) yöntemleriyle gerçeklestirmek isterler. Siddeti ise ise yaramayan bir yöntem olarak görürler.
Bireyci Anarsizmin kurucusu ve önde gelen temsilcisi Amerikali yazar Benjamin R. Tucker'dir (1854-1939). Bu ögretinin Alman temsilcisi ise John Henry Mackay'dir (1864-1933). 1960'li yillardan bu yana ABD'de de etkili olan bazi "Anarko-Kapitalistler", örnegin Murray Rothbard (1926-1995), kendileri açik açik Tucker'a ya da Bireyci Anarsizme dayanmasalar da, temel görüslerinden dolayi modern bir Bireyci Anarsizmin temsilcileri olarak adlandirilabilinirler.
Max Stirner'in (1806-1856) Bireyci Anarsizmin atasi oldugu sayilan bu yaygin düsünce birincisi tarihsel açidan ikincisi nesnel olarak yanlistir. Tucker, Stirner'in eserlerini okumadan önce Bireyci Anarsizmin taslagini yazmisti. Tucker ve Mackay daha sonra Stirnerci olduklarini (da) söylemelerine ragmen, Stirner'in felsefesini tam olarak incelememislerdi ve tam da Bireyci Anarsizm gibi bir ögretiyi Stirner, özgürlük düsculugu diyerek alaya alirdi. Stirner'e göre, Bireyci Anarsizmin (içsel olarak hâlâ "ögür olmayan" insanlar için) talep ettigi (dis) "özgürlük" fantomdan baska bir sey degildi. 

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!