Karanlık Cennet

Bir noktanın içerisinde zaman hızla ilerliyor bu noktaya ait canlılar yeniden doğuyor ve yeniden ölüyorlardı. Doğuşlar ve Ölümler. Onlar yaşamak isteğiyle mum gibi eriyorlardı, bu istek onları bu korkunç çıkmaz yolları yürümeye zorlayabilirdi ancak onlar yürümek zorunda oldukları karanlık, sessiz ve nem kokan işkence dolu yollarda derinlere doğru iniyorlardı.

ÇIĞLIKLAR, İNLEMELER VE GİRDAPLAR…

Nokta, onların var olduğunu ve onları izlediğini, onların ruhlarındaki gizli özde saklamıştı. Gönderdiği bazı gizli gerçeklerle onları uyarmıştı. Yürüdükleri yolların korkunçluğuonların özündeki noktanın varlığından üstün gelmişti, artık onlar sadece korkuyorlardı bu korku onları gitmemeleri gereken yollara itiyordu. Yeşil ırmakların, siyah elmaların, mavi bitkilerin, altın renkli güneşin var olduğu bahçeye inmek onları noktayla birleştirecekti. Bazen bu canlılar yıllarca bir yolu yürümek zorunda kalıyorlardı, bu yolu korkularıyla, cesaretsizlikleriyle, özgür vicdanlarıyla yürümedikleri için yeniden başa dönüyorlardı. Böylece onlar ölüyor ve yeniden doğuyorlardı. Nokta giderek küçülmekteydi, bu noktayı yaratan dolması gereken süreyi noktaya bildirerek onu izliyordu. Bilinmeyen karanlıklardı,  bilinmeyen müzik aletlerinden doğan müzik sesleri canlıları sarhoş edecek kadar etkiliydi, müzik eşliğinde topraktan beyaz buğdaylar çıkıyor ve bu buğdaylarla beslenmek için ağaçlardan inen kanatlı yılanlar buğdayların bir kısmını bu canlılar için bırakıyorlardı.

Bilgeliğin bulaştığı buğdayları canlılar toplamak için geliyorlardı, her canlının bir buğday tanesini yemesiyle birlikte bir başka canlı doğuyordu.

Yeni doğan bir canlı bir gün bu gizemli müzik eşliğinde bu vadiye buğday yemek için inecektir işte o zaman yeniden kendini bir daha yaratacaktır.

Ave Ate Maledictum

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!