Julia Kristeva Kimdir?

1970'lerden itibaren Kristeva tarafından, Ataerkil sistem içinde (Patriyarka'da), kadın kimliğini sorunsallaştırıldığı da görülür. Bu sorunsallaştırmalar olumlu ve olumsuz çeşitli tepkilerle karşılanmıştır. Helene Cixous, Luce Irigaray ve Julia Kristeva hem yapısalcılık sonrası teorik tartışmanın hem de feminizm tartışmalarının önemli isimleridir ve üçü de ortak ve ayrık yollardan Fransız Feminist Kuramları denilen alanda önemli düşünce kanalları açmışlardır. Kristeva, özgül yorumlarıyla, kısmen diğer iki isimden ayrılarak, genelde ve bütünüyle bir feminist teorisyen sayılamayacağı yönünde bir kanı vardır.

Psikanalize ilgisi sonucunda teorik çalışmalarında bu alanın çözümlemelerini kullandı ve özellikle feminist düşüncenin belli yorumlarından tepkiler aldı. Kadın'ın (dişiliğin ya da kadınlığın) doğuştan gelen bir özellik olmadığını söylemesi ve kadınlık konumlarını Lacancı bir yönde okuması, geleneksel feminizmin hoşnutsuzlukla karşıladığı bir yönelim oldu. Yazı bağlamında erkeklerin ve kadınların konumlarını çözümledi, ancak özellikle feminist edebiyat eleştirisi'nin çeşitli bölümlerinden itirazlarla karşılandı. Bununla birlikte Postyapısalcı-feminizm'in kaynaklarında Kristeva'in belirgin ve tartışmasız bir yeri vardır.

1998 yılında yayınladıkları Son Moda Saçmalar: Postmodern Aydınların Bilimi Kötüye Kullanmaları kitabıyla büyük tartışmalara yol açan New York Üniversitesinden fizik profesörü Alan Sokal ve teorik fizikçi Jean Bricmont bu kitaplarının bir bölümünü de Julia Kristeva'nın bazı yazılarının değerlendirmesine ayırmışlardır, yazarın çeşitli makalelerini ele aldıktan sonra vardıkları sonuç şöyledir: "Özetle, Kristeva'nın bilimi kötüye kullanması ile ilgili değerlendirmemiz Lacan için söylediklerimizle aynıdır.

Genelde, kullandığı sözcüklerin anlamlarını her zaman kavramadığı açıkça belli olmakla birlikte, hiç olmazsa başvurduğu matematik konusunda bulanık da olsa bir fikri var. Ama bu metinlerde ortaya çıkan temel sorun, Kristeva'nın araştırdığını iddia ettiği alan (dilbilim, yazınsal eleştiri, siyaset felsefesi, psikanaliz) ile bu matematiksel kavramların ilgisini haklı çıkaracak hiçbir çaba göstermemesidir. Bizce bunun çok iyi bir nedeni de var çünkü bunların birbirleriyle zaten ilgisi yoktur.

Aslında tümceleri Lacan'ınkilerden daha anlamlı ama bilgiçlik taslama konusundaki yüzeyselliği Lacan'ı bile geride bırakıyor." Sokal ve Bricmont'a göre Kristeva'nın eserlerinde sıkça rastlanan "ne anlama geldiklerini bilmediği cafcaflı sözlerle okuru etkileme girişimleri" sosyolog Stanislav Andreski'nin şu saptamasının haklılığını "enfes bir biçimde gözler önüne sermektedir": "Toplumda otorite, hayranlık ve korku uyandırdıkça ortaya çıkan dayanıksızlıkla bulanıklık tutucu eğilimleri artırır. Çünkü açık seçik, mantıksal düşünüş bilgi birikimine yol açar (doğa bilimlerinin gelişimi buna en iyi örnektir) ve ilerleyen bilgi er geç geleneksel düzeni yıpratır. Oysa bulanık düşünce kimseyi bir yere götürmez, dünyayı hiç etkilemeksizin sürekli hoş görülebilir." (Stalinslav Andreski, Social Sciences as Sorcery)

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!