İntihar Bir Çözüm mü?
Aralık 1924’te yayınlanan La Révolution surréaliste dergisinin ilk sayısında şöyle bir duyuru yer almaktadır: “ANKET: İnsan yaşar, insan ölür. İradenin tüm bunlarda payı ne? İnsanlar nasıl rüya görüyorlarsa öyle öldürüyorlar kendilerini. Ahlaki bir soru değil bizimkisi: İNTİHAR BİR ÇÖZÜM MÜ?” Derginin editörleri Pierre Naville ve Benjamin Péret, Sürrealist Araştırmalar Bürosu’na gönderilen cevapların derginin Ocak sayısında yayınlanacağını belirtirler. Ankete, sürrealist hareketin mensuplarının yanı sıra genel okur kitlesi de katılır ve bazı cevaplar dergide yayınlanır. Bunlar arasından en çok ilgi çekenleri 1935’te kendini öldürecek olan René Crevel’in ve Antonin Artaud’nun metinleri olur. Aşağıdaki metin, Antonin Artaud’nun La Révolution surréaliste anketi için yazdığı ve derginin Ocak 1925 sayısında yayınlanan cevaptır.
intihar_cozum mu
İntihar Bir Çözüm mü?
Hayır, intihar hâlâ bir hipotez. Gerçekliğin tamamı gibi, intihardan da şüphe duyma hakkımı kullanıyorum. Şimdilik, ikinci bir emre kadar, zaten herkesin elinin altında olan varoluşa karşı değil de, eşyanın, eylemlerin ve gerçekliğin içsel titreşiminden ve derin hissedilirliğinden şüphe duyarak kendine eziyet etmek şarttır. Bir düşüncenin ve meteorsu bir bağın hissedilirliğiyle bağlanmadığım hiçbir şeye inanmam, fakat yine de hareket halindeki meteorlardan yana biraz dardayım. Her insanın yapısal ve hissî varoluşu benim için bir yük, ve gerçekliğin tamamından kesinlikle nefret ediyorum. İntihar sadece sağlam düşünen insanların hayalî ve uzak zaferi, ama gerçek anlamda intihar hali benim için anlaşılmaz. Bir nevrasteniğin intiharında hiçbir temsil değeri yoktur, bu sadece intiharını, maddi koşullarını ve o mucizevi azat ânını kılı kırk yararak planlayan bir insanın ruh halinden ibarettir. Ben eşyayı tanımam, insanlık hallerini bilmem; dünyanın hiçbir parçası yok ki, benim için, benim içimde dönüyor olsun…
Hayat bana korkunç ıstırap çektiriyor. Hiçbir hal yok ki içinde durulmuş olayım. Ve nicedir ölü olduğum muhakkak, çoktan intihar ettim ben. Daha doğrusu, beni intihar ettirdiler. Peki, evvelki bir intihar hakkında ne diyebilirsiniz, bizi adımlarımızı gerisin geri takip etmeye sevk etmiş bir intihar – ama ölümün tarafına değil de, varoluşun diğer tarafına götüren adımlarımızı. Benim için değer taşıyan yegâne intihar bu olurdu. Ölmek gibi bir arzum yok, var olmamayı istiyorum ben; Antonin Artaud’nun ondan çok daha zayıf olan benliğini oluşturan bu salaklıklar, vazgeçişler, reddedişler ve kör karşılaşmalar faslına hiç düşmemiş olmayı… Bu başı boş malulün benliği, zaman zaman, bizzat kendisinin üzerine tükürdüğü şeye gölgesini düşürüyor – nice zamandır sakat ve kaçak, zahiri ve imkânsız olduğu halde kendini gerçekliğin içinde bulmuş bu benlik. Kimse benliğin zayıflığını onun kadar derinden hissetmedi, insanlığın birincil, temel zayıflığı. Yok etmek, var olmamak.
Sürrealizm 1924-2014, sanat ve intihar