İnancın Derinliği
Üzerinde durulması gereken önemli konulardan biri de “İnanç”tır. İnanç konusunu herkesle tartışmazsınız. Çünkü karşınızdaki yeterli bilgiye ve anlayış, hoşgörüye sahip değilse siz suçlanırsınız. İnanç Türkçe olan bir sözcük ve inanmaktan geliyor. Kişinin inanılana olan kanıtı yine kendi inancına olan inancıdır. “Ben biliyorum çünkü ben inanıyorum” (Tersi de doğrudur)
İnanç, herkese aynı şekilde kanıtlarını sunarak inandıramadığı bireye özel bağlılık duygusu ve güvendir. Bir gün bir insan yeryüzüne inecek ve dünyayı değiştirecek dediğimde bunu herkes aynı şekilde karşılamaz ve verilen yanıtlar birbirinden tamamen farklı olacaktır. Bu da yine aynı anlama gelmektedir ki inanç kişiye özel gerçekliktir.
İnanca sahip olanlar genelde 3 kısıma ayrılırlar.
1. Körü körüne inananlar. Onlar için tartışılan konu aslen tartışmadan tamamen uzaktır ve onlar için inanç olduğu gibi kabullenmesi gereken, sorgulanmaması gereken, sadece inanılması gereken bir konudur. İnanç hakkında bu şekilde düşünenler başka bir fikre sahip olmayan insanlardır. Kendi düşüncelerinden başka düşüncelere sahip olan insanlara karşı müsamahakar değildirler. Kendi inançları dışındaki inançlar yalnış ve hatalıdır. Oysaki kör körüne inandıkları kendi inançları mantığa, akla ve bilime uygun olmayabilir. Onlar her zaman ısrarcıdır ve kendi düşüncelerinden başka düşüncelerin varlığına şiddetle karşı çıkarlar.
2. Diğer bir kısımda Kuşkucular bulunmaktadır. Onlar kendilerine sunulan her bir inanç ve düşünceye karşı sonsuz sorular üretirler. Sorular sıralanır ve varolan bir olgunun nedenleri ve sonuçları olduğuna dayanılır. Varolan bir düşüncenin kaynağı nedir , nereden oluşmuştur ve öncesi sonrası var mıdır? Tekrarlanması mümkün müdür? Genellikle bilim adamları bu süreçten mutlaka geçerler zaten bu yüzden bilimadamı olurlar. Bir bilgin bu süreçten geçiyordur mutlaka.
3. Sonuncu kısım öylesine yaşayanlardan oluşur. Ne kuşkuları vardır nede inanılması gerekene inanmaktadır.Kendi kendine yaşayan bir insan tipi ortaya çıkmaktadır burada, insan kendini toplumdan hariç eder ve ya toplum tarafından dışlanır. Çoğu zaman da bu insan kafir olarak ilan edilir hatta bazen de cezalandırılır. Artık o cemiyetin ayrıcalıklarından yararlanamaz.
To be or not to be… Cümlesinde de belirtildiği gibi, kişinin kendi kendisine “inanmak mı, inanmamak mı” diye soracağı anlar olacaktır. Zaman geçtikce insan bilgi peşinden giderse, bilgiyi takip ederse o körü körüne inanmaktan vazgeçecektir. Bir hırsız hırsızlık yapmanın iyi bir şey olduğuna, hırsızlıkta maddi kazanç vardır diye bir kişiyi hırsızlığın iyi bir şey olduğuna inandırabilir, ama bu insan zamanla bu paranın vicdani değerler dışında kazanıldığını anlayacaktır ve hırsızlığın doğru bir şey olmadığını anlayacaktır.
Bilimsel eğitim insana dünyayı ve evreni sorgulamayı öğretir. Doğru sorgulamaya sahip olursan ve doğru yolu izlersen sonunda doğru yanıtları bulucaksındır mutlaka…
Ave Ate Maledictum