İlahi İrade Yasaları Ve Vazife
Ruhun tekamülü, madde kainatı ile olan ilişkilerinin gelişmesine ait olunca, bu ilişkilerin ebediyet içinde kesilmemesi gerekecektir. Çünkü bu ilişkilerde yetkinleşmiş olmak, İlahi Kanunlar’ı kemaliyle uygulamaya gücü yeter bir duruma girmek demektir. Bunun da gayesi ruhların, ilahi doğa düzeninde kendi imkanları oranında yürütülebilecek birer etken halinde vazifeler almaları ve onları benimsemiş olmalarıdır.
Sebeplilik İlkesi’ni tanımış olan ruh, tekamül yolundaki adımlarını önceki aşamalardakilerden daha çok çabuklaştırır. Bu devreye girdikten sonra ruhun diğer gizli melekeleri daha fazla bir hız ve daha güvenle gelişmeye başlar. Çünkü Sebeplilik İlkesi’ni anlamış ve kabul etmiş ruh, doğa yasalarına ayağını uydurmak için daha büyük gayretler, çabalar harcar. Ve bu çabalar İlahi Kanunlar’ı uygulamaya görevli elemanlar sırasına geçmek yolundaki onun yürüyüşünü hızlandırır. Bu da İlahi Kanunlar’ın bir icabıdır.
Ruhlar, tekamül ede ede, kudretlerinin artışı ve kapsamı oranındaki İlahi İrade Kanunları’nın uygulanmasında görevli birer vazifedar halini alırlar. Ve Allah İradesi’nden asla ayrı harekette bulunması düşünülemeyen birer sadık ve ebedi hizmetkar haline girerler ve bu da, ruhların hak etmiş oldukları en ideal mutluluklarını oluşturur.
Yüksek ruh planlarından alınan doğruyu gösterici tebliğleri okumak ve okuduktan sonra anlamaya çalışmak ve anladıktan sonra da kabul ederek, onların icaplarına uymayı kendisine vazife edinmek de, insanların ve özellikle bu tebliğleri almaya ulaşmış olanların ilahi yolda kararlaşmış vazifeleridir.
Ruhlar, vazifelerini yapıp yapmamakta serbesttirler. Onları hiçbir kudret vazifelerini yapmaya zorlamaz. Ancak, yine kendilerinde mevcut olan vicdan melekesidir ki, İlahi İrade Kanunları’na göre onların, ruhsal huzur veya azaplarını hükümlendirir.
Şu halde dünya hayatımız ancak, ebedi ruh hayatımızın İlahi İrade yolunda gelişmesine yarayıcı taraflarıyla bir araç olarak gerekli ve geçirilmesi zorunlu bir epröv ve vazife alemidir. Buradan başarıyla çıkmak ve her dünya işini ve vazifesini bu işin ancak ruhumuzun tekamülüne bir araç olduğunu idrak ederek yapmayı esas tutmak insanlık vazifesidir.
Dr. Bedri Ruhselman