Görgücülük(Ampirizm) Nedir?
Görgücülük (Ampirizm) Nedir?
Bilginin tek kaynağının görgüsel deney olduğunu ileri süren öğreti.
Bilginin sadece duyumlardan geldiğini ve görgüsel deney dışında hiçbir yoldan bilgi edinilemeyeceğini savunan bu öğreti, Türkçe yazımıyla ampirizm adıyla anıldığı gibi deneycilik deyimiyle de dile getirilmektedir. Batı dillerindeki kökü, deney ve görgü anlamlarını dile getiren Yu. Empeiria deyimidir. Bu Yunanca deyim, bilimsel bilgi anlamındaki Yu. Episteme deyimiyle sezgisel ve tinsel bilgi anlamındaki Yu. Gnosis deyimine karşıt bir anlam taşır ve görgüsel bilgi (insanın doğrudan doğruya gördüklerinden çıkardığı bilgi) anlamını dile getirir.
Görgücülük birçok yanılgılarına rağmen, felsefe alanında temel öğretilerden biridir. Çünkü felsefenin temel sorunu üstünde yan tutar, özdekçi bir anlayışa dayanır ve bilimsel bilgi kuramının gelişmesinde katkın olmuştur. bilginin görgülere dayandığı savı, ustan ve doğuştan olmadığı anlamını içerir. Bu bakımdan görgücülük, usçuluğa ve doğuştancılığa karşıt bir düşünce akımıdır.
Bilginin görgüselliği duyulardan algılardan, deneylerden geldiği savını kapsar. Bu bakımdan görgücülük, her türlü deney öncesini, eşdeyişle önselliği yadsır. Görgücülüğün babası sayılan İngiliz düşünürü John Locke "zihinde bulunan hiçbir şey oktur ki duyularda bulunmasın" der ve insan anlığını doğduğu sırada bir boş levha (La. Tabular rasa) sayar. Duyumculuk görgücülüğün temelidir. Bunun içindir ki antikçağın Demokritos ve Epikuros gibi büyük Yunan düşünürleri ilk görgücüler sayılırlar. İnsanlar gerekircilik düşüncesine de görgül denemelerine dayanarak varmışlardır. Görgücülük özdekçiliğin sağlam temellerinden biri olmakla beraber Hegel ve ondan daha da açık bir dille de Engels kavramlar, eş deyişle ussal soyutlamalar olmadan bilim yapılamayacağını göstermişlerdir. Ne var ki bu kavramların ve bu kavramları kullanma sanatının temeli de deneydir. Kavramlar gibi onları kullanma bilgisi de doğuştan gelmemektedir. Bunlar, "doğa bilimlerinin ve felsefesinin iki bin yıllık gelişmesinin sonucudurlar". Görgücülük anlayışı John Locke'un duyumculuğuyla biçimlenmiş olduğu halde temelleri Francis Bacon ve Hobbes tarafından atılmıştır. İngiliz düşünürleri David Hume ve John Stuart Mill taraflarından da geliştirilen bu anlayış bir yanda 18. yüzyıl Fransız özdekçilerince Bacon-Hobbes-Locke'un attıkları özdekçi temele uygun olarak gelişirken öbür yanda Berkeley, Hume, Mach, Avenarius ve çağdaş mantıksal görgücülerce düşünceci bir doğrultuda geliştirilmiştir. Düşünceci doğrultu, deney verilerini duyumlarla sınırlar ve dış dünyayı yadsıyarak nesnel gerçekliği sadece duyumlara ya da onlardan elde edilen nosyonlara özgü kılar. Bundan ötürü özdekçi doğrultuda gelişen görgücülüğe özdekçi görgücülük, düşünceci doğrultuda gelişen görgücülüğe düşünceci görgücülük denir.
Görgücülük şu önemli yanılgıları taşır:
Eytişimden yoksun olduğu için tek yanlıdır, bilgi sürecinde deneyin rolünü metafizik bir tutumla saltıklaştırır.
İkinci olarak ve bundan ötürü bilgi sürecinde düşüncenin rolünü küçümser.
Üçüncü olarak ve bundan ötürü bilgi sürecinde düşüncenin göreli bağımsızlığını yadsır.
Dördüncü olarak ve bütün bunlardan ötürü de öznel öğrenme sürecini, etkin bir süreç olarak değil, edilgin bir süreç olarak görür.
Görgücülüğün bütün bu yanılgıları eytişimsel ve tarihsel özdekçi felsefenin bilgi kuramıyla aşılmıştır.