Gerçeküstücülük(Sürrealizm) Nedir?
Gerçeküstücülük (Sürrealizm) Nedir?
Ruhsal özdevimle sanat yapma temeline dayanan çağdaş bir sanat akımı. Birinci Dünya Savaşından sonra (1920'lerde) Fransa'da ortaya çıkan bu sanat akımı, savaşın getirdiği toplumsal bunalımları bilimsel olarak çözememekten doğan bir umutsuzlukla, tümüyle usa aykırıcı bir felsefesel düşünce temeline dayanır.
Dadacılık, Freud’un erosalcılığı, Bergson'un sezgiciliği ve Husserl'in olaybilimi gibi çürük temeller üstünde yükselen gerçeküstücülük'ün kurucusu Fransız ozanı ve düşünürü Andre Breton'dur. Gerçeküstücü düşünce, dünyayı saçmaya indirger; nitekim sonunda da Albert Camus'un saçmacılığını doğurmuştur.
Alman düşünürü Husserl'in fenomenolojisinde olduğu gibi "kendimizi anlamak için doğadan değil doğayı anlamak için kendimizden yola çıkmalıyız" diyen Breton, salt ruhsal özdevim adını verdiği yöntemini şöyle anlatır; "Usun hiç bir denetine, hiç bir töresel ya da estetik tasaya bağlı olmaksızın, düşüncenin kendini olduğu gibi ortaya koyması için, düşüncenizin kendi üstüne kapanmasına en elverişli bir yerde oturun. Önünüzde kağıt ve kalem bulunsun. Bütün bilgilerinizden ve yeteneklerinizden sıyrılın. (Husserl, fenomenolojisinde bunu bütün dünyalıları paranteze alın deyimiyle dile getirir). Önceden bir konu düşünmeksizin, duraksamayarak ve yazdıklarınızı okuyup düzeltmeden, yapabildiğiniz kadar hızla yazın. Sözcükleri, hiç bir düşünsel düzen katmadan, gelişigüzel art arda sıralayın. Elde edeceğiniz yapıt, gerçeküstü bir yapıt olacaktır".
Breton, 1929 yılında yayımladığı ikinci bildirisinde de şöyle demektedir: "Ruhumuzun öyle bir yeri var ki, bu yerden bakınca, artık, yaşamla ölüm, geçmişle gelecek, gerçek ve tasarım, dile getirilen ve dile getirilemeyen, yukarı ve aşağı çelişik değildirler. İste bu yer, gerçeküstü'dür". Toplumsal bunalımların bilimsel çözümünü gerçekleştiremeyen düşüncelerin varacakları sonuç da elbette bundan başka bir şey olamaz. Usaaykırıcı sanat anlayışının amacı, Camus'nün deyişiyle saçmanın zevki'ni vermektir. Çünkü, gene Camus'nün deyişiyle çevremizde saçmanın iklimi vardır.
Çevremizde, bilimsellikten uzaklaşanların meydana getirdiği, saçmanın saçması bir iklim bulunduğu doğrudur. Ne var ki sorun, bu iklimi överek ve ona uyarak değil, ona karşı çıkarak ve onunla savaşarak çözülebilir. Gerçek şu ki saçmadan alınan zevkle ancak saçmalanır ve bu da kısa bir süre sonra, gerçeküstücülük gibi, yitip gider. Ardında da hiç bir iz bırakmaz.