Felsefenin Analitik Ve Sentetik İşlevi
Felsefenin Analitik ve Sentetik İşlevi
Felsefi düşüncenin bir diğer özelliği, onun çözümleyici (analitik) ve kurucu (sentetik) işlevidir.
Felsefi düşüncenin analitik işlevi denilince kastedilen, yukarıda da kısmen işaret ettiğimiz gibi filozofun kendisinin de içinde bulunduğu ve bir parçasını teşkil ettiği dünyayı anlamak ve kavramak için kendisine sunulan her türlü bilgi, deney, algı ve sezgi sonuçlarından oluşan malzemeyi kendi bilgi, deney, algı ve sezgi yeteneklerine göre yeniden düşünmesi, analiz etmesi, aydınlığa kavuşturması işlevidir; ancak filozof yalnızca bununla yetinmez, dünyayı parçalanmış ve parçalarına ayrılmış bir halde bırakmaz; buna paralel olan bir diğer düşünme fiili ile bu üzerinde düşünülmüş, çözümlenmiş ve aydınlığa kavuşturulmuş malzemeden veya verilerden hareketle dünyayı yeniden inşa eder, kurar, bir birlik ve bütünlüğe kavuşturur. Buna felsefenin sentetik veya sistemleştirici işlevi adı verilir.
Böylece sofistler, Hume, Viyana çevresine ait bazı filozofların felsefesi daha ziyade analitik denebilecek işlevi alanında temayüz etmelerine karşılık Platon, Aristoteles, İbn-i Sina, Hegel gibi filozoflar kendi paylarına dünyayı, bütün parçalarıyla uyumlu bir bütünlük arz eden bir yapı olarak yeniden kuran sistemci filozoflar olarak kabul edilebilirler.