Felsefenin Alanı Nedir?

Felsefenin Alanı Nedir?

Evreni bir bütün olarak kavramak çabası yanında, filozofları sürekli ilgilendirmiş olan başka problemler vardır: Evrenin aslı nedir? Evrenin yapısı ve biçimi nasıldır? Ben kimim? İnsanın aslı ve anlamı nedir? Evrenin yazgısı nedir? İnsanın yazgısı nedir? 
Görüldüğü gibi, felsefede; başlangıcından bugüne, evreni bilmek probleminin yanında bir de kendimizi bilmek, tanımak problemi yer almıştır. Ayrıca, felsefenin metafizik disiplini yanında, öteden beri, bir de "ahlak" (etik) disiplini bulunur. Metafizik var olanı, hakikat olanı bilmek ister, bunların kaynağını araştırın. Ahlak ise olanı değil, olması gerekeni araştırır, iyi ve kötüyü kendisine konu yapar. Şöyle de denilebilir: Evrenin kaynağını ve iç yüzünü bilmek isteyen teorik felsefe yanında, bir de insanın yürüyeceği yolu gösteren pratik felsefe, yani ahlak vardır. Pratik felsefe yaşamın anlamını ve kendimize ne gibi amaçlar koymamız gerektiğini araştırır. 

"İyi" kavramından başka bu kavrama yakın olan bir de "güzel" kavramı vardır. İyi ve kötünün ne olduğu yanında güzel ve çirkinin ne olduğu da sorgulanır. Böylelikle "güzel"i kendisine konu alan "estetik", ahlâk disiplini içinden ayrılarak bağımsız bir disiplin olur. 

Felsefenin bu iki ana disiplini -metafizik ve ahlâk- yanında bir üçüncü disiplini daha vardır: Bu da "mantık"tır. Mantık doğru olan bilginin bilimidir. Metafizik ve ahlak da dahil her bilgi mutlaka hakikate ulaşmak ister, her bilim sürekli olarak doğru bilginin peşindedir. Burada "Hakikat nedir, bunu nasıl elde ederiz?" problemi ortaya çıkar. Yine burada, "acaba hakikate ulaşmak bizim için mümkün  müdür?" sorusunu kendimize sorarız. 
Felsefe denilen düşünüş, sözünü ettiğimiz bu ana problemlerden oluşan bir dokumaya benzer. Acaba felsefeyi oluşturan bu üç ana problemin arasında ne türden bir bağ ve ilişki vardır? Bu soruyu bize yalnızca tarihi bir gözlem açıklayabilir. Yani ancak düşünce tarihinin akışını izleyerek felsefenin bu üç ana disiplini arasındaki ilişkiyi açıklamak mümkündür. 

Felsefe bağımsız bilimlerden özellikle bir noktada ayrılır; herhangi bir bağımsız bilim ile bu bilimin tarihi gelişimi dikkate alınmaksızın, bu bilim disiplini içinde çalışmalar yapmak mümkündür. Söz gelişi matematik ile uğraşan insanın, matematiğin tarihini de bilmesi gerekmez. Kuşkusuz bununla, bağımsız bilimlerin tarihinin gereksizliğini söylemek istemiyoruz. Bağımsız bilimlerin tarihi gelişimini araştırmak ve bilmek elbette yararlıdır. Ancak felsefede bu tarihi gelişmeyi bilmek yalnızca yararlı değil ayni zamanda zorunludur. Çünkü felsefede derinleşmek isteyen, felsefe tarihi ile uğraşmak zorundadır. Felsefe tarihi olmadan, felsefe olmaz.

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!