Eski Sözler
Okuduğum kitaplardan hoşuma giden sözleri bir yerlere yazardım eskiden, sonra da unutur giderdim. Zamanla anladım ki, yazıp sakladığım için unutuyorum, belleğime hiçbir iş bırakmıyorum da ondan. Bıraksam ne olurdu sanki! Nereden çıkarıldığı, neye bağlı olarak söylendiği bilinmedikten sonra ne anlamı kalır güzel sözlerin!
Özdeyişler, yaşantıların, deneylerin ürünüdür; ama biz o yaşantılardan, o deneylerden geçmemiş olsak bile, özdeyişlerde kendimizi bulduğumuz sanısına kapılırız. İnsanlar arasındaki yazgı, hamur birliğini mi gösterir? Her kişi bütün insanlar için mi yaşamış, ya da yaşamakta? İnanmak güç…
… Eskilerin yaşantılarını küçük görmeyelim. Onlardan bize kalan yapıtlar öyle bir birikim oluşturmuştur ki, biz ancak bu birikimden yararlanarak kendimizi tanıyabiliriz. Yoksa tarihi bile tümden yararsız sayıp bir yana atmamız gerekirdi…
… Ad vererek, vermeyerek, bize bu geçmişin deneyimlerini anlatan sözlere, onları bir yere yazmasak bile, gene de önemle yer vermeliyiz düşünümüzde. Ezberleyelim demiyorum, yerli yersiz kullanıp can sıkacağımızdan korkarım. (1)
(1) “Eskilerin Sözleri Üstüne”, Cumhuriyet, 16.4.1982, (Yiten Söz, 1992, s.26)
Melih Cevdet Anday