Eksiklik Kendi Özümde
Ah sevgili burjuvalarım!
Eksiklik, o kapkara boşluğun içinde kıvranırken; ne yaparsanız yapın o orada bir yerde asılı dururken, kendini beğenmek ve kendini suçlamanın sarkacının durduğu yer; bir ceza olarak, paranoyak psikozlularla dolmaya başlarken toplumsal karakterimiz. Hiçliği, o kapkara boşluğu, eksikliklerimizi yaratan var olmamız mı? Yoksa kendi kendimizi var etme, varoluş çabalarımız mı?
Dil öğrenimiyle toplumsal kodlarla programlanırken beyinlerimiz, sosyalizasyonla, bir eksik hep gerekli değil midir daha fazla birey olmamız(!), daha fazla tüketmemiz, daha çok para kazanmamız ve de daha çok harcamamız için?
Bir simülasyon çağında yaşadığımız '?mış' gibi yapmayı da artık aştığımızı söyleyen adamlar, gerçeklikle bağımız koptu paranoyası yapıyorlar, diye etiketlenip kaldırılırken beynimizdeki kitap raflarına, her şeyin yalanmış gibi gelmesini nasıl açıklayacağız?
TV kapatılınca bitiyorken savaşlar; haber almayınca, haber verenler işten çıkarılınca, ülkenin iyi durumda; her yerinin cennet olduğu masalları anlatılınca daha iyi mi uyuyoruz? Yoksa ölümleri, haksızlıkları, bugüne kadar var olan her şeyi evirip çevirip kendi bireysel çıkarı için kullananları, açlığı görünce masumluğumuza mı sarılıyoruz uyurken? İnsanların kötü durumlarda olmalarıyla mı okşuyoruz içimizdeki çocuğun(!) saçlarını?
Ne gereği var, deyip tüketmemeye çabalarken, diğer taraftan biriktirdiğimiz paralarla daha büyük bir tüketim oyunun içinde yer aldığımızı fark edip biriktirmek yerine paylaşmayı tercih(!) etmeyerek; bir şeylere sahip olmak için yüklendiğimiz kredi ve borçları; uçurumdan düşerken, tutunduğu dalla beraber düşen insanların tutunduğu dal olarak neden göremiyoruz?
Varoluşumuzdan kaynaklanan o eksiği; birileri daha fazla kazansın, biraz daha sahip olalım, biraz daha yaşayalım gibi şeylerle hareket ederek doldurmaya çalışmak; etnik yapımızla, bir tanrıyla, dinle ve mezheple, ideolojilerle bunlar uğruna yapılan savaşlarla doldurmaya çalışmak aynı şey değil midir?
İnanmak için bile önce diz çökmenin ya da inanıyormuş gibi yapmanın gerekmesi gibi inanıyormuş gibi yaptığımız, inandığımız, diz çöktüğümüz onca şeyi, kendimizi kandırmayı ve avutmayı bir tarafa bırakıp, eksikliğin kendisini bir şeylerle doldurmak yerine, nihilist davranarak varlığını kabul etmek sonra da anarşist bakışlarla o eksikliğin orada asılı olmasını kullananlarla savaşmak gerekmez mi?