Büyülü Fener
Genelde dostluk kurma yeteneğim konusunda kendimi hiç hayale kaptırmıyorum. Ben gerçi sadık, ama son derece kuşkucu biriyim. Eğer bana ihanet edildiğini farkedersem, ben de hemen ihanet ederim. Dışlandığımı hissedersem ben de hemen dışlarım. Kuşku götürür ve tipik Bergman’vari bir yetenek.
Kadınlarla dostluk daha kolaydır. İçtenlik belirgindir (böyle düşünmek istiyorum), hiçbir şey talep edilmez (umuyorum), sadakat kırılgan değildir (sanıyorum). Önyargısız sezgiler açık duygular vardır, sözkonusu edilen prestij değildir. Ortaya çıkan çatışmalar doğal kabul edilir, bulaşıcı değildir. Birlikte akla gelebilecek her türlü dansı, her figürü yaptık: İhtiras, şefkat, tutku, budalalık, ihanet, öfke, komedi, can sıkıntısı, sevgi, yalanlar, sevinç, doğumlar, yıldırım çarpmaları, ay ışığı, mobilya, ev aletleri, kıskançlık, büyük yataklar, dar yataklar, evlilikdışı ilişkiler, sınırları zorlama, iyiniyet. Daha bitmedi: Gözyaşları, erotizm, yalnızca erotizm, felaketler, zaferler, dertler, utanmazlıklar, kavga dövüşler, kaygı, gene kaygı, çaresizlik, yumurta, sperm, aylık kanamalar, ayrılıklar, donlar. Gene bitmedi –çığrından çıkmadan bitirmek en iyisi: İktidarsızlık, iğrençlik, dehşet, ölümün yakınlığı, ölüm, kara geceler, uykusuz geceler, beyaz geceler, müzik, sabah kahvaltıları, göğüsler, dudaklar, resimler, kameraya doğru dönüp ellerime bak, ten, köpek, ritüeller, ördek kızartması, balina bifteği, bozulmuş istiredyeler, kandırmalar, sinirlenmeler, ırza geçmeler, şık giysiler, mücehverler, temaslar, öpücükler, omuzlar, kalçalar, garip ışıklar, sokaklar, kentler, rakipler, baştan çıkaranlar, tarakta saçlar, uzun mektuplar, tüm o kahkahalar, yaşlılık, ağrılar, gözlükler, eller, eller, eller. Aryanın sonu geliyor: Gölgeler, yumuşaklık, sana yardım edeyim, kumsal, deniz. Artık sessizlik. Babamın camı çatlak altın saati masanın üzerinde tıkırdayıp duruyor. Onikiye yedi var.’
Ingmar Bergman