Bizi Yoran Ve Dinlendiren Şeyler

Nefes almadan koşmak, bencil tutkuları aşırı kullanmak, bunun sonucunda bunalıma girmek, çözüm bulmaksızın aynı fikirler üzerinde dönüp durmak bizi daha fazla tüketmektedir.

Hepimizin dilinden “birkaç gün dinlenme” isteği, dayanılmaz hale gelen birikmiş yorgunluğu atma isteği hiç düşmez.

Bu dinlenme isteği bir hafta sonunda, günlük rutin işlerden uzaklaşmamızı sağlayan birkaç günlük tatil, yaz ya da kış tatilleri ile bir seyahat ya da yaşadığımız şehirden farklı bir yerde yaşayan akrabalarımızın evine gitmekle idealize edilir ama ilginçtir ki, bu gibi durumların çoğunda dinlenemiyoruz ya da yarı yarıya dinlenebiliyoruz. Hatta çoğu kez daha yorgun bir şekilde işlerimizin başına dönüyoruz.

Bütün etkinlik veya çevre değişikliklerinin bir dinlenme şekli olduğu hakikattir ama bu yeterli değildir. Bu, “zorunlu” olana geri dönmeyi daha hoşnutsuz ve kaygılı bir şekilde değerlendirmemize neden olan geçici bir zayıflıktır.

PEKİ BUNUN NEDENİ NEDİR?

Kişiliğimizin tüm araçları, bu araçlara ait etkinlikleri fazla kullandığımız zaman ve çalışırken nefes almayı bilmediğimiz zaman doğal yasa sonucunda yorulmaktadır. Aşırılığı şimdilik bir kenara bırakalım çünkü bu en fazla rastlanılan durum değildir. Kötü nefes alma örneği üzerinde duralım.

İyi bir sporcu, bir şarkıcı ve bedenlerini kullanan diğer meslek grupları, alınan ve dışarıya verilen hava arasında tam dengeyi sağlayarak ritmik bir şekilde nefes almanın önemini bilmektedir.
Bununla birlikte, bizler günlük işlerimizde nefes almayı hava-enerjiyi içimize çekmeyi ve artıkları dışarıya vermeyi biliyoruz. Solunum ve nefes alma arasındaki dengeli ritme hakim olmayı bilmiyoruz. Mekanik olarak yani araçlarımızın doğal tempolarına uymaksızın bilinçsiz ve monoton bir tekrarlama kanunu izleyerek davranıyoruz.

Yaptığımız işlerde bilinç eksikliği bizi (yaptığımız işlerde mevcut olmamak) davranışlarımızın her birine katılmaya kendimizi mecbur hissetmekten daha fazla yormaktadır. Bu kötü birikmiş yorgunluk, olumlu bitkinlik dönemlerimizi her seferinde daha fazla kesintiye uğratmaktadır. Nefes almadan koşmak, bencil tutkuları aşırı kullanmak, bunun sonucunda bunalıma girmek, çözüm bulmaksızın aynı fikirler üzerinde dönüp durmak bizi daha fazla tüketmektedir.

Bu şartlar altında dinlenmek çok güçtür ama imkansız değildir. Yüzerken arada sırada nefes almak ya da bizi üzen duyguları unutmaya çalışıp birkaç gün hiçbir şey düşünmemekle kendimizi köreltmek hiçbir işe yaramaz. Bu dinlenmeler, bahaneler, kaçamaklar, basit tuzaklar ve kayboldukları zaman yerini tekrar eski yorgunluğa bırakan ve yeni çalışma dönemlerine büyük coşkuyla dönmemiz için gerekli enerji bırakmayan hayallerdir.

Günlük olarak dinlenmeyi, günlük olarak yenilenmeyi, ne tür faaliyet olursa olsun saatler geçtikçe biriken gerginlikleri atmayı öğenmemiz gerekmektedir. Yalnızca fiziksel rahatlama için değil özellikle psikolojik ve zihinsel anlamda dinlenmek, “nefes almak” gerekir. Bir anlığına diye tekrar yineliyoruz çünkü dinlenemeyişimizin nedeni yeterli saat ve dakikaların olmayışı değildir. Yalnızca çevremize ve iç dünyamıza doğru akıllıca bir bakış atmamıza imkan sağlayan bir dinlenme eylemi gerekmektedir.

Eğer bu tür dinlenmeyi işimizin arasında dener, gerginlikleri uzaklaştırmak ve gücümüzü telafi etmek için günde birkaç dakika bulmasını bilirsek bu, en uzun dinlenmeden, kitap okuyarak dinlenmekten, hafta sonu şehir dışına ya da tatile çıkmaktan bin kez daha faydalı sonuç verecektir.

YORGUNLUK SAYESİNDE DİNLENİYORUZ Kİ BU YORGUNLUK NE MUTLAKTIR NE DE PATOLOJİK.

Bizi ilgilendirmeyen şeylerden ötürü ya da ilgilenmeyi bilmediğimiz şeylerden ötürü yorulmaktayız; işimizin arasında nefes almayı bilmemekten yoruluyoruz; bilinçlenmemizi engelleyen sıkıcı mekaniklikten dolayı yoruluyoruz.

Yaptığımız işe duyduğumuz ilgi, dünyamızda olup biten ve bizi çevreleyen her şeyi öğrenme isteği ve yenilenmiş bir bakışla görmek bizi dinlendirir. Her zaman kendimiz olmak ve yükümlü olduğumuz her şeyde tüm ruhumuzla hazır bulunmak bizi dinlendirir. Temiz hava ile içimizi doldurmak, gökyüzüne bakarak ve onda kaybolmak, ateşin dansını ya da suyun akışını izlemek bir bitkinin yapraklarını okşamak veya evcil bir hayvanla oynamak, sevdiğimiz insanlarla sohbet etmek, hayranı olduğumuz kitapları okumak bizi dinlendirir. Bir masayı, bir geziyi, bir bardak çayı paylaşmak bizi dinlendirir. Ebedi olduğumuzu bilmek ve en küçük ve en büyük şeyleri yapmak için gerekli tüm zamanımızın olduğunu bilmek bizi dinlendirir.

Dinlenmek, her şeyden önce, yorgunluğumuza değmeyen şeylerle kendimizi yersiz ve zamansız yormamaktır.

Delia Steinberg GUZMAN
İspanyolcadan çeviren: Ferim ÖRÜCÜ, Zeynep ELKIRMIŞ
Aktiffelsefe Yeni Yüksektepe Dergisi, Sayı: 34

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!