Bilinç Nedir?
Bilinç Nedir?
İnsanın çevresini ve kendisini anlamasını sağlayan anlıksal süreçlerin toplamı.
Metafizikte bilinç insandan bağımsız bir güçtür ve insana verilmiştir, evrensel ya da tanrısaldır. Metafizik düşünme dizgesi içinde yer alan düşünceciliğe göre de bilinç, özdekten ayrı ve bağımsız bir güçtür. Bu savda temellenen düşüncecilik antikçağ Yunan düşünürü Anaksagoras'la başlar. Anaksagoras nus (Nous N.) adı altında bir evrensel us düşünmüş ve onu özdeğin karşısına koymuştur. Aristoteles'in deyişiyle, "Anaksagoras, nus'un yaratan ve özdeğin yaratılan olduğunu söylemiştir. Çünkü her şey bir aradayken nus gelip düzenlemiştir". Bu anlayış, bilinç'le özdeği birbirinden tümüyle ayrı şeyler sayan Descartes'dan geçerek, onu evrenselleştiren Hegel'de uçlaşır. Hegel'e göre önce evrensel bir bilinç vardı ve bütün doğa bu evrensel bilincin ürünüdür, doğa diyalektik evriminin sonunda gene bu bilince ulaşarak kendi kendini tanıyacak ve evrim böylelikle son bulmuş olacaktır. İdealist akımın karşısında yer alan ve antikçağ Yunan düşünürü Demokritos'la başlayan materyalist akım, kaba ya da vülger özdekçilik adıyla adlandırılan bilim-öncesi özdekçilerinin bilinç'i özdekle aynılaştırmalarıyla uçlaşır. Bunlara göre de, "Karaciğerin safra salması gibi beyin de bilinç salar". İdealist akımın düştüğü yanılgı kadar yanlış olan bu sonuç, bilim-öncesi materyalistlerinin gerçekte tek yanlı metafizik düşünme sistemine bağlılıklarından doğmaktaydı.
Eytişimsel özdekçi felsefeye göre bilinç; insanın düşüncesi, duygusu, iradesi, karakteri, heyecanı, anlağı, kanısı, sezisi vb. gibi bütün anlıksal süreçlerinin toplamıdır. Nesnel gerçekliğin insandaki yansıtıcısıdır. Özdeksel olan insan beyninin bir özelliğidir. Önce özdeksel doğa vardı. Doğasal evrim insana ve bilince kadar gelişti. Bilinç elbette doğasal, eş deyişle özdeksel bir üründür ama özdekle ayrılaştırılamayacağı gibi aynılaştırılamaz da. Nitekim çocuk da annesinin ürünüdür ama annesinin aynı değildir. bilinç, toplamsal bir üründür ve dil'le sımsıkı bağımlıdır. Dil olmaksızın bilinç de olmaz. Çünkü dil, başkaları için gerçekleşen pratik bilinçtir. Hayvanın ön ayaklarının elleşmesi ve ellerin emekle kullanılmasıyla başlayan insanlaşma, zorunlu toplumsallaşma olgusundan geçerek, dil-bilinç olgusunu meydana getirmiştir.
Bilinç olgusu insanların yaşama biçimlerinin ürünüdür. Öyleyse pek açıktır ki bilinç, insanların yaşama biçimlerini yansıtır. Ama bilinç sadece yansıtmakla yetinen basit bir ayna değil, belirmesiyle birlikte diyalektiğe girmiş etken bir güçtür. "Bir sarayda, bir kulübedekinden başka türlü düşünülür". Ama saray koşullarından doğan saray düşüncesi de saray koşullarını etkiler ve değiştirir. Diyalektik ipin iki ucundan biri eylem (pratik), öbürü de bilinç (teori)'dir. Çeşitli yanlış anlamalar ve yorumlar bu ipin iki ucunu birden elde tutamamaktan doğmaktadır. İnsansal girişkenlik (Fr. Initiative), bilinç'le gerçekleşir, insan, olaylardan oluşan bilinciyle o olaylara egemen olabilir. Bilim-öncesi felsefede insanların yaşama biçimleri düşünme biçimleriyle açıklanırdı, oysa düşünme biçimleri yaşama biçimlerinin sonucuydu. İnsan, bilimsel olarak bunun bilincine vardıktan sonradır ki, bilinç'li etkinliğiyle yaşama biçimlerini de değiştirmeye başlamıştır. hiçbir şeyi değiştiremeyen hayvansal çabayla her şeyi değiştirebilen insansal çaba arasındaki tek fark, insansal çabanın bilinç'li oluşudur. "Bilinçli amaç, istenmiş bir erek olmaksızın hiçbir şey meydana gemez". Bilinç, insanın, kendisini çevreleyen şeyleri fark etmesini, algılamasını ve algıladıktan sonra kavramasını, gerçekleştirdiği gibi istemesini ve istediğini yapmasını da gerçekleştirir. Bilinç ne kadar eskiyse dil de o kadar eskidir. Dil, başkaları için varolan ve ancak bundan ötürüdür ki benim için de gerçekte varolan 'pratik bilinç'in ta kendisidir. Dil, tıpkı bilinç gibi, başkalarıyla ilişki kurma zorunluluğundan doğmuştur. Nerede bir ilişki varsa orada insansal bir şey vardır. Hayvanın hiçbir ilişkisi yoktur, hayvanın başkalarıyla ilişkisi onun için bir ilişki değildir. Demek ki bilinç, başlangıcından beri bir toplumsal üründür, insanlar varoldukları sürece de öyle kalacaktır. Demek ki insan topluluğunun dışında insan bilinci olamaz. Bilincin ürünü olan düşünce de, kendisinin özdeksel iskeleti olan dilin dışında varolamaz. Bundan ötürü bilinç, ilk anından beri dil temeli üstünde biçimlenir. Bilim, konuşmanın ortaya çıkışının, maymun beynini adım adım bilinçlendirerek insan beynine dönüştürdüğüne özellikle dikkatleri çekmiştir.