Beyti Dost Celse:8
İnansınlar..! Size gerçeklerin haberi veriliyor..! Onlara inanmayanlar var. İnandıkları zaman, yüzlerini yerden kaldıramayacaklar. İnanmayanlar, doğru olmayanlardır. Doğru olan hiçbir şeyden korkmaz. Çünkü DOĞRULARIN GÖZLE GÖRÜLMEZ ORDULARI VARDIR. Doğru yoldan ayrılan kötülüğe anahtar, doğru yolda giden kötülüğe kilit olur. Her insan, bir bir insanın kardeşidir. İnsanlar birbirinin kardeşidir. Size hak olan şey, birbirinizin birbirinize isteyerek verdiğidir. Arzularınıza hakim olunuz. Hükmetmek istiyorsanız, önce kendinizi fethedin ki, asıl fatih odur. Aksi halde köle olursunuz. Nefsinizi kontrolden vazgeçmeyin.
Birbirinizi sevin. Sevgi kavgalarınızı önleyecek. Birbirinizi öldürmek mi, yoksa birbirinize yardım etmek mi daha hayırlıdır.? Bunu düşünün..! düşünün, karar verin..! Hiçbir şeyi önceden tahmin etmeyin. Görerek, anlayarak karar verin
(“Grup Üyeleri” hakkında sorulan soruya)
– Onlar iyiler, sevilenler arasından seçildi. Onları seçmek için bulmayabilirdiniz de. Madem ki seçildiler, onlar için korkacak ne var..?
– (“Bizim size hizmetimiz ne olabilir.” Şeklinde sorulan soruya)
– Sizin hizmetiniz bize olamaz.
Siz kendinize hizmet ediniz. Biz sizi kendinize hizmet için hazırlıyoruz.
(“Uçan Dairelerle irtibatımız” hakkında sorulan soruya)
– Olacak.
– Başka gruplarında olacak. Sizden başka beş grup daha var.
– (O Gruplarla irtibatımız nasıl gerçekleşecek..?)
– Zamanı gelince kurulacak. Onlar sizi bulacaklar. Fakat siz onlardan daha ilerdesiniz. Bunun için sevinmelisiniz. Mutlu olmalısınız. Yükselme ve düşünme bakımından, aranızda öyle şeyleri, öylesine düşünenler var ki, sizin için çalışmaktan kendimizi alamıyoruz.
– (“Uçan Dairelerin gelişlerinde hazırlıklı olabilmemiz için neler yapmalıyız”..?)
– Önce kendinizi hazırlamanız, çalışmanız, düşünmeniz, çok düşünmeniz lazım. Zekanızı hazırlamanız şart. Birbirinizle ancak o zaman anlaşabilirsiniz. Düşünce birliğine vardığınız zaman, her şeyi kökünden halletmiş olacaksınız. Düşünce birliğine varmak için düşününüz. Bütün insanlar aynı şeyi düşündüğü zaman biliniz ki, çok mesut bir dünya olacak.
Neden, ayağınıza gelen huzuru tepmek istiyorsunuz? Neden, çocuklarınızı sefalet ve bedbahtlık içinde yaşatmayı arzu ediyorsunuz…? İyi olmak için, küçücük bir şey, size kafi gelir. Düşününüz..! Düşününüz ki, sizin düşünceniz başka düşünceler yanında bir kıvılcımdır. Unutmayınız ki, kainatı düşünenler var.
– (“Biz Üçüncü Düzenden miyiz”?)
– Hayır, hayır, siz o düzenlerle alakalı değilsiniz. Siz üçüncü düzeni teşkil etmiyorsunuz.
– (“Tekamülle Büyük Parlağın seviyesi aşılabilir mi.”..?)
– Evet
Size bütün bunlar mı lazım oluyor..? Yapacağınız vazifeler için bunları öğrenmeniz kafi midir..? Ne maksatla bunları öğrenmek istiyorsunuz..? Size bunlar faydalı görülmüş olunsaydı Siz sormadan bunların hepsi teker teker söylenirdi. Nasılki faydalı şeyler berrak birer su damlası gibi avucunuza dökülüyor. Siz onları kolaylıkla atıveriyorsunuz. Halbu ki onları içiniz. Onları kana kana içiniz ki, bir daha susuzluğun ne demek olduğunu bilmeyesiniz.
Bu akşam sizlere müjde vardı. Seviliyorsunuz. Hepiniz bir olun. Bir şeyi düşünmek için çabalayın. Size başında “İnanınız” demedim. “İnansınlar”, diyorum. Bunu düşününüz..!
20 Kasım 1964