Atomculuk(Bölünemezcilik) Nedir?

Atomculuk (Bölünemezcilik) Okulu, maddeci filozoflar Empedokles ve Anaxagoras'ın ardından Leukippos ve onun öğrencisi Demokritos tarafından benzer bir materyalizm doğrultusunda oluşturdukları ve geliştirdikleri atom düşüncesiyle anılan felsefe okulu. 
Atomcu okul bir yandan Parmanides'ın monist yaklaşımına öte yandan Anaxagoras'ın çoğulcu yaklaşımına bir tür tepki olarak gelişmiştir; özellikle de birincisine karşı.Demokritos yalnızca varolanları değil ruhu da atomlardan oluşan bir şey olarak düşünerek materyalizmi ileri noktalara taşımış, felsefe tarihinde materyalizm eğilimi için en güçlü başlangıç noktalarından birini meydana getirmiştir.

Atomcu okula göre evren bileşik cisimlerden oluşur, bunlarsa maddenin en küçük ve bölünemez parçası olarak kabul edilen atomlardan meydana gelir. Başka bir açıdan bu okul, evrendeki her şeyin boşluk içindeki hareketleri sonucu meydana geldiğini, dolayısıyla evrende mutlak anlamda bir nedenselliğin varolduğunu, insan ruhunun da daha incelmiş atomların hareketinden oluştuğunu, hatta bir yerde tanrıların bile maddesel olduklarını öne sürer. Atomculuk (Bölünemezcilik), materyalizmin bir bicimi olarak daha sonra Epiküros ve Lukretius tarafından savunulacak ve uzun bir dönem sonra etkisini kaybedecektir. Onun 17. yüzyılda bilimsel çalışmalar ve teoriler içinde yeniden canlandığını görüyoruz. 
Her şey görülemeyecek, hatta daha fazla bölünemeyecek kadar küçük atomlardan oluşur (Atom sözcüğü ufalanamayan anlamına gelen Yunanca kelimeden türemiştir). Varolan her şey atomlar ve boşluktur. Var olan bütün farklı nesneler, atomların boşlukta meydana getirdikleri farklı bileşimlerden ibarettir. Atomlar yaratılmamıştır ve yok edilemez; evrendeki bütün değişme ya atomların ya da yerlerinin değişmesinden meydana gelmiştir.

Doğadaki her şey, bu bileşenlere ayrılabilir ve bu sebeple gördüğümüz tüm çeşitlilik aslında tek bir türe yani atomlara indirgenebilir. Anaksagoras’tan farklı olarak Atomcular, bu sonsuz sayıdaki bileşenlerin niteliksel olarak değil sadece büyüklük ya da şekil anlamında niceliksel farklılıklar gösterdiklerini ifade ederler. Anaksagoras’ın Nous’una başvurmamış, her şeyi mekanik nedenlerle açıklamaya çalışmışlardır. Değişim zaten atomların içinde bire özsel nitelik olarak bulunmaktadır. 

Atomcu felsefe tarihte üç isimle anılır. Eski Yunan’da Leukippos ve Demokritos, Roma’da ise Epiküros’tur. Bu seminerin konusu ilk atomcular Leukippos ile Demokritos ve onların atomcu felsefelerdir
Atomculuk (Bölünemezcilik) aslında felsefede ve bilimde bir yöntemdir. Kavramları parçalara ayırarak açıklama yani tümevarımın bir çeşididir. Atomculuk (Bölünemezcilik) kavramı sözlükte şöyle tanımlanır: “Genel olarak kompleks ya da karmaşık fenomenleri, onları sabit ve değişmez parçacık ya da birimlerin toplamları olarak görmek suretiyle açıklayan , fiziki dünyanın, maddi evrenin gözle görülemeyecek kadar küçük parçacıklardan meydana geldiğini savunan görüş” (Ahmet Cevizci - Felsefe Sözlüğü)

Örneğin kan tahlillerinde kanın tamamı değil bütünden alınan bir parça örnek incelenir. Buradan şu sonuca varabiliriz ki alınan kan parçası kanın bütününe göre, atomik bir yapı arz eder. Sosyal bir kurum incelenirken de seçilecek iyi(bütünün özelliklerini taşıyan) bir örnek bizim bütün ile ilgili yargı vermemizi sağlar. Yine benzer bir şekilde elma yerken ilk alınan tat bize elmanın geri kalanının tadı hakkında bilgi verir, yani bu parça bütünün özelliklerini taşır. Kimyacılar da atom kavramının anlamına en uygun düşen bir şekilde maddeleri atomlarının ve moleküllerinin özelliklerine göre yanıcı, patlayıcı, metal, ametal, asit, baz, ekşi, tatlı gibi sınıflandırırlar.

Atomizm ya da Bölünmezcilik olarak da bilinir. Evrenin bölünmez parçaların (atom) kümelenmesinden meydana geldiğini ileri süren öğretidir. Antik Çağ düşünürleri Empedokles, Anaksagoras ve "Abdera düşünürleri" adıyla anılan Leukippos ilke Demokritos atomculuğun kurucularıdır. Materyalist atomizmi kurak Leukippos ve Demokritos'tur. Yeni Çağ'da Descartes, Gassendi, Helvetius ve Baron d'Holbach aynı yolda yürümüşlerdir. Özellikle Lucretius'un aracılığıyla Gassendi ve Bacon'a geçen Atomculuk (Bölünemezcilik) anlayışı doğa bilimlerinin doğuşunu sağlamıştır.

Atom duyusal ya da görülür değil ama ancak düşünülebilir ya da kavramsaldır ve böyle olarak kökensel töz, arkedir. Demokritos atomları sosuz sayıda küçük parçacık olarak düşünür. Yok edilemez ve bütünüyle doludurlar, hiç boş uzay kapsamazlar. Bu yüzden Pisagoras'ın monası gibi matematiksel olarak bölünemeyen şeyler değil, fiziksel olarak bölünemeyen parçacıklardırlar. Bu yok   edilemezlikleri nedeniyle ilksiz-sonsuzdurlar.

"Kesilemez" ya da "bölünemez" anlamına gelen Atomun gene de şekilli olması Demokritos'un kurgul düşüncesindeki zayıflığa bağlıdır. Dışsal bileşimler böyle şekilli atomlar olmaksızın olanaksızdır.

  • Yorum yapmak için lütfen üye olunuz!!!